Jandarma Üsteğmen ile Nüfusçu Osman, atların başını çekip üç adım geri kaldı. kaymakam sürdü ağır ağır, derin derin baktı köylülere, dizilmişler el koyunları gibi, çağırdığın yere giden, koş dediğin zaman koçan, öl dediğin zaman ölen, durumları dili ile anlatılamayan... eski püskü giysiler içinde perişan .. paçavralara bürünmüş...yüzyıllık çileler içinde yitmiş! susuz kör kuyulara dönmüş,Işıksız köyler...ne demekte,ne söylemekte,ne anlatmakta, olduğu belirsiz, anlamı yitik, hatta anlamsız,kaçak gözler!...yanmış, yumup yıkanmamış yüzler...kavlamış... adama kinli kinli bakan, “Sen düşürdün beni bu hallere!...senin ananı,dinini!...karını, kitabını!...sülaleni,messebini!... diyen, kara, Çilkara, Çalkara adamlar...adamların gözleri...