Unutma; seni sevdiğim için ölebilirdim, seni sevdiğim için yaşayacağım.
Biraz sonra mektuplarınla resimlerini tutuşturacak bir köprü kibrit çöpü gibi çekiliyorum hayatından. Her şeyiyle onu sana bırakıyorum. Hayatın senin olsun, istersen hayatım da. Ama sen kendinin bile olamayacaksın artık...
Ben yaşadıkça, adım söylendikçe...
Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkûm ediyorum.
İstanbul, Haziran - Eylül 1962