Hangi dilde ağlıyorsa insan
İşte ana dilidir ayrılmanın.
Her sokağa şifa niyetine bir açlık,
Güzereş, kardaşlık bilinen en büyük uzaklık
Hep acıların kuranderinde sevgili bir yoksulluk
Kitapların arasında dolanmış ve sahte fikirlerle
dolandırılmış, donatılmış, aklanmış, yeşermiş..
Ve gri demirli bir yatılı okulda uzun uzun,
Kimsesiz kimsesiz ağlamış.
Uykusunda adın çağırmış.
Nöbetlerde edebiyat,
Sohbetlerde bir yarışma kavgası.
Fikirden fikire sıratlar geçilmiş
Ne murat suyu kan aksın isterim,
Ne şiirinden vazgeçerim kavganın.
Mesleğim göze almaktır,
Kalabalığa faydanın bedelini.
Öderim sağdan soldan aldığımla
Sözlerimden başka vasiyetim ve servetim yoktur.
Her beladan bir alıntıyla kurtulurdum,
İlla ki adını hatırlardım lazım olanın.
Bir siverek acısı aslında sevdiğim,
Bir mezopotamyalı kederi
Asur'un Ninova'nın kehaneti....
Kalbim kül oldu,
Eski bir kütüphane yangınında
Ben yandım.
Kimi cüret etsem sevmeye
Kendime küçük geldim,
Zayıf kaldım,
He murathan esir düştüm.
Sefil oldum.
Acılarım hep tavsiyedir,
Çok sevdiğim bir şairden.
Yok bira yok ne etsek olmuyor'un ranza arkadaşıyım
Bilinen en uzak yatılı bölge okulundan
Ben bıraktım siz konuşun,
Yoruldum ben siz koşun.
Iskartaya ayırın beni
Bütün ayrılıklardan.....
Küsmedim, kârdayım yediğim dayaktan
Şimdi yalnız, sarı saman kağıt kokulu günlerde
Türkçeye çeviriyorum ayrılık acısını
Beni bırakın
Ben meçhul oldum.
Gizli özneyim,
Vatansız cümlelerde.
Ben yandım.
Kalbim kül oldu
Eski bir kütüphane yangınında..