Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

184 syf.
8/10 puan verdi
İnceleme uzun! "Dilinden anlarım" diyorsanız, direkt Nietzsche okuyun.
Başkaldırı! Kitabı tek kelime ile özetle deseniz, başkaldırı derim. İyi, kötü, vicdan, suç, ceza gibi temel değerleri sorguladığı; hepsinin köküne indiği; zaman içerisinde üzerlerine geçirilen ve esas gerçekliğini manipüle eden her maskeyi bir bir deldiği enfes bir eser. Üç makaleden oluşuyor; 1. İyi ve Kötü 2. Suç, Vicdan rahatsızlığı ve benzeri şeyler 3. Çileci İdeallerin Anlamı İlk makalede "iyi ve kötü" kavramlarını sorgular. Nedir iyi olan, neye dayanır, ilk olarak ortaya nasıl atılmıştır, nasıl ve neye evrilmiştir sorularını sorar ve cevaplar. Burada İngiliz psikologlarını -ki onlara "Ahlakın soykütükçüleri" der- eleştirir. Çünkü onlar, bu kavramları tanımlamıştır fakat Nietzsche'ye göre bu tanımlar tepeden tırnağa yanlış doludur. Onların tanımlarına göre iyi; bencilce olmayan davranıştır. Fakat yine onlara göre, zaman içerisinde bu unutulmuştur ve "onların kendi başlarına iyi" olduğu sanılmaya başlanmıştır. Varsıllar, efendiler, aristokratlar yaptıkları iyilikler üzerinden kendilerini "iyi" demeye, yani "değer üretmeye" başlarlar. Nietzsche bunu göstermeye çalışır ve ekler "bu durum sürü ahlakının gelişmesine sebep olmuştur." Aristokratların karşısında Rahipler vardır. Aristokratlar varsıl, güçlü, savaşabilen, dünyevi olan her şeyi meşru kabul edip sürdüren insanlardır. Oysa rahipler güçsüzdür, yoksuldur, savaşamazlar. Ama "sabırlıdırlar ve kurnazdırlar" der Nietzsche onlar için. Bu sabrı ve kurnazlığı kullanarak, rahipler, aristokratların değerlerini yeniden tanımlarlar. Onları alaşağı ederler ve böylece "ahlakta köle başkaldırısı gerçekleşir" der Nietzsche. "Kutsal olan dünyevi olan değil, dünyevi olmayandır. Çalışın, biriktirin, harcamayın. Keyfe keder sevişmeyin, güzelliği övmeyin. Az olanın malından alınacak, çok olana daha çok verilecek." şeklinde söylemlerle, rahipler, kapitalizmin doğuşuna da sebep olurlar. Tabi bu ayrı bir konu. Daha sonra köle ahlakı ile efendi ahlakını karşılaştırır; nitelik bakımından. "Efendi iyilik yapabildiği için iyidir ama köle; kendini iyi olarak nitelendirebilmek için, karşısına bir kötü almak zorundadır" der Nietzsche. Kölelerin ürettikleri değerlerin, "ötekinin yani kendinden olmayanın" özelliklerinin reddine dayandığını söyler. Efendinin iyi dediği, köle için kötüdür. Güçsüzler, güçsüzlüklerini örtmek için; acımanın, merhametin, alçakgönüllüğün birer erdem olduğunu söyler. Bu değerlerin sevgiye ve umuda dayandığını söyler. Oysa Nietzsche'ye göre onların (güçsüzler,köleler) bunu yapma sebepleri; efendilerine duydukları hınç ve nefrettir. Gelelim ikinci makaleye! Bu makalede Nietzsche, "unutkanlık, bellek, toplum, suç, ceza, vicdan, tatmin" kavramlarına otopsi yapar ve bize hikayeyi "alacaklı-borçlu" ekseninde anlatır. Nietzsche'ye göre unutma, bir güçtür, ket vurmadır. İnsan bu gücü sayesinde huzura kavuşabilir, onu rahatsız eden her şeyden açabilir. Unutmanın aksi de hatırlama yani bellektir. Bu da bir güçtür. Bellek sayesinde insan "söz verebilen" bir varlık olur. Söz beraberinde sorumluluğu ve biraz da üstünlük duygusunu getirir çünkü hiç sözünü tutan ile tutmayan bir olur mu?! Fakat sözünü tutan insan bu sefer kendini diğerlerinden üstün görmeye başlar, sırf sözünü tutabiliyor diye kendi gururunu okşar. Bak şimdi! Nietzsche der ki: "Belleği yaratan, toplumların törelere dayanan cezalandırma yöntemleridir." Toplum, kendine karşı gelene karşı ağır cezalar uygular ve bu cezalar ile ona haddini bildirir; uyumlu ol, karşı çıkma, sürüden ayrılma, sivrilme, bana karşı gelme! Ah bir de bütün bu cezalar ile bellek oluşturur, böylece kişinin neden ceza çektiğini bilmesini sağlar. Vicdan, evet. Nietzsche ikinci makalesinde de "ahlak soykütükçülerini" eleştirmekten vazgeçmez. Bu sefer onları "suçun kökenine karşı belirledikleri iddiaların yanlış olması" ile suçlar. Onlara göre "kişi istese başka türlü davranabilirdi", Nietzsche'ye göre; "HADİ ORDAN! Bu köken filan değil." Ceza; bir kötülüğe karşı yapılan bir ödeme olarak doğmuştur temelde. Yani biri bir kötülük yapıyorsa, bunun bedelini ödemelidir. Bunu hepimiz biliyoruz. Fakat Nietzsche der ki; bu ödeme ilk olarak "haz" ile yapılıyordu. ?!?!?!?!?!?!?! Alacaklı olan, yani kötülüğe maruz kalan; karşısındakine, yani kötülüğü yapana "İSTEDİĞİNİ YAPMA" hakkına sahipti. Ve ona zarar verme fikrinden aldığı "haz" cezayı temsil ediyordu. "Acı" çeken borçlu, "ceza"landırılır ve böylece ona işlediği "suç" "hatırlatılır" ve böylece "bellek" oluşturulur, sonra da "vicdan". Yani adalet dediğimiz şey tepkiseldir ve tam olarak intikama dayanır. İşte der Nietzsche, bu işler böyledir... Ah bir de son kısımda şunu ekler, siz böyle cezalar yaratarak insanların arzularını kontrol etmelerini, bastırmalarını, içlerine atmalarını sağlıyorsunuz ama bu iyi bir şey değil. İçlerine ata ata "kara vicdanlı" oluyorlar. İnsan içgüdülerini tatmin edemezse, içini boşaltamazsa, her şeyi içine atarsa; toplumdan soyutlanır, kendini yer bitirir, hep kendini suçlar, kendi ile savaşır, yok olur yok. Hatta diyor, dinler bu sebeple bunu över, yüceltir. Dinler ister ki, insan sussun, öyle ileri geri her şeyi konuşmasın, sormasın, sorgulamasın, kendi ile uğraşsın, kendini yesin bitirsin de öbür tarafa çok iş kalmasın. Ben bilmem, ben Nietzsche'nin yalancısıyım. Derdiniz varsa onla konuşun. Son makale; Çileci ideallerin anlamı nedir? Nietzsche olsa şöyle yazardı; iki makale boyunca bu sahtekarların nasıl sıçtıklarını anlatıyorum, bu makalede de nasıl sıvadıklarından bahsedicem yavrucum. Çünkü tam da ondan bahseder dostlar. Her şeyi içine atan, kendi içinden kafasını kaldıramayan, dışlanan, ötekileştirilen insan (ki unutmayın bu insanın sahip olduğu değer yargılarının temelleri de sağlam değildir) acı çekmektedir! Sancı çekmektedir. Ne sancısı? Varoluş. Acı çekmekten de gocunmazlar, alışmışlar n'apsınlar. Ama neden acı çektiklerini bilmemek onları çıldırtır. İşte "çileci idealler" onların bu acılarına "anlam" katar. Acı çekiyorsun, çünkü............... Çünkü............... Nietzsche der ki; bu çileciler, acı çeken insanları örgütler, bir sürü gibi yönetir. Asla hastalıklarını iyileştirmez, sadece ağrı kesici olur. Kendine bir kurtarıcı rolü inşa eder ama aslında yaptığı sadece oyalamaktır. Hatta Nietzsche çilecileri eleştirirken, modern bilim de ağzının payını alır. Çünkü Nietzsche'ye göre modern bilimin de metafizik inançları vardır. "Modern bilim, hakikate ulaşabileceğine inanır" der Nietzsche, bu ne cürret efendiler ! Herkes haddini bilsin, değil mi Nietzschecim? Hadi gidelim, çok lak lak ettik. Buraya kadar okuyanları ciddi anlamda tebrik ediyorum, bir ara kahve içelim :)
Ahlakın Soykütüğü Üstüne
Ahlakın Soykütüğü ÜstüneFriedrich Nietzsche · Say Yayınları · 20232,139 okunma
··
408 görüntüleme
Roquentin okurunun profil resmi
Herkes haddini bilecek :)) Sanırım bir kahveyi hakettim :) Çile bizim işimiz:) Bir ara fularları takıp "Torino Atı"nı seyredek mi :))))
Çaça okurunun profil resmi
Ahaha, itina ile had bildirilir! :)) Kahve sana feda olsun, yanına da kürabiyee yapayım 😻 Fularları takıp o müthiş filmi izleyelim, hem de en kısa zamanda 😻😻
3 sonraki yanıtı göster
Saint Simon okurunun profil resmi
Sonuna kadar hiç sıkılmadan okudum. Kaleminize sağlık. Bu kitabı alıp okumayı düşünüyordum. İncelemenizi okuduktan sonra kitaba merakım bir kat daha arttı. Benim için doyurucu bir inceleme oldu. Teşekkürler...
Çaça okurunun profil resmi
Sonuna kadar okumuşsunuz, üstelik sıkılmadan! O halde size bir kahve ısmarlayayım ☕ :) Ayrıca yorumunuz için ben teşekkür ederim. İncecik fakat kılıçtan keskin bir eser, şimdiden iyi okumalar diliyorum🍀
1 sonraki yanıtı göster
selonat okurunun profil resmi
kitabı okurken ayrıca incelemelere göz gezdireyim dedim. Baştan sona okudum ve incelemenizi gayet başarılı buldum, sizi tebrik edertim.Ben de büyüyünce inceleme yazacağım.
Çaça okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, iyi okumalar.🍀
Mehmet Taş okurunun profil resmi
Anlaşılır sade, yer yer tebessüm ettiren güzel bir inceleme yazısı olmuş, kitabi okumayı bırakıyordum, inceleme yazınızı okuduktan sonra daha bir anlaşılır geldi . Teşekürler
Çaça okurunun profil resmi
İncelemeye gösterdiğiniz ilgi ve sabır, kitaba tanıdığınız ikinci şans ve bu yorumunuz için ben teşekkür ederim 🍀 İyi okumalar diliyorum ✨
Mustafa Karaçam okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkürler.
Mustafa Karaçam okurunun profil resmi
Nietzsche'nin ahlak anlayışıyla tren ikilemini nasıl açıklarsınız? Tren İkilemi ve Ahlak Bir tren yolunun yakınlarındasınız. Birden bire bir gürültü ile irkiliyorsunuz. İçinde, sürücüsünün veya kontrol eden bir kişinin olmadığı bir vagonun, tren yolu boyunca hızla yol almakta olduğunu görüyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki, ileride ve tren yolunun üzerinde beş işçi, sırtları, gelen vagona dönük olmak üzere çalışıyorlar. Şehrin gürültüsü nedeniyle, işçilere bağırıp sesinizi duyurup, onları uyarma şansınız da yok. Her hâlükârda vagonun altında kalacaklar. O anda fark ediyorsunuz ki, vagonu diğer raya geçirecek olan bir kolun (levye) hemen yakınındasınız. Eğer kolu çekerseniz, vagon, makas atlayarak diğer raya geçecek ve beş işçi kurtulacak. Ancak, fark ediyorsunuz ki, vagonu makas atlatarak gideceğini düşündüğünüz rayın üzerinde de gelen vagondan habersiz bir işçi çalışıyor. Onu da hiçbir şekilde uyarma şansınız yok. Bu durumda iki şeyden birini yapacaksınız. Ya hiçbir şekilde, vagonun makas atlayıp diğer raya geçebilecek kolu çekmeyecek ve böylece vagonun, yolu üzerindeki beş işçiyi altına alarak öldürmesine izin vereceksiniz ya da kolu çekerek, vagonun, makas vasıtasıyla diğer raya geçmesini sağlayacak ve beş kişinin hayatını kurtaracak, buna karşılık bir kişinin hayatını feda edeceksiniz. Hangisini seçerdiniz? Senaryomuzu burada sonlandırmayıp devam edelim. Bu defa da altından tren yolu geçen bir köprünün üzerindesiniz. Yanınızda hiç tanımadığınız iriyarı bir adam var. Yine, senaryomuz gereği, içinde sürücüsünün olmadığı bir vagonun geldiğini görüyorsunuz. Yine, tren yolu üzerinde, gelen vagondan habersiz beş işçi çalışmaktadır. Beş işçiyi, bir evvelki senaryoda olduğu gibi hiçbir şekilde tehlikeden dolayı uyarmak mümkün değil. Ancak, beş işçiyi kurtarmak için bir imkânınız var. Eğer, tanımadığınız adamı, köprüden ittirir ve aşağı atarsanız, adam, rayların üzerine düşecek, böylece vagon adama takılarak duracak ve beş kişin hayatı kurtulacaktır. (Adamı ittirdiğimiz köprünün korkuluklarının yüksek olmadığı; sizin, adamı ittirecek güçte olduğunuzu; adamın, rayların üzerine düşeceğini ve böylece vagonun da adama takılarak duracağından ve beş kişinin kurtulacağından kesinlikle emin olduğumuzu varsayıyoruz.)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.