Al sana dinginlik...Ommmmm ommmm bir dakika birazda yana döneyim ooomm olmuyor acaba amuda mı kalksam yada ayaklarımdan kendimi tavana mı assam hem beynime kan gider belki. Ne zor şey miş bu dingin olmak. Hem neden dingin olayım neden yok sayayım her şeyi, neden hiç olmamış gibi içime atayım ya, ben içime atarsam iç huzuru nasıl bulucam, içim
patlar benim.
Oluk oluk kanıyorsun, içine içine ağlıyorsun, efil efil suratına acıları çarpıyorsun, böğüre böğüre bağırıyorsun, hönküre hönküre feryad ediyorsun, içinde denizler taşıyor, gemiler batıyor, fırtınalar kopuyor, kuru otların bittiği mezarlığa dönüyorsun, su verenin yok, yaşını silenin yok, elinden tutanın yok, yaranı saranın yok, umudun bitmiş, mutluluğun gitmiş, üzüntüden etin çekilmiş, sararıp solmuş, çürümüş, üç gün çöplükte bekletilmiş zerzevata dönmüş, mayışmış, harap olmuş, bitap düşmüş, ölmüş, gebermiş, suyun çıkmış, pestile dönmüş, mala bağlamış, akli dengeni kaybetmiş, uykularını iki damla göz yaşına satmış, sahahın körlerinde ağzında acı kusmuk kokusuyla uyanmışsın, dur iki dakika şurda dingin olayım diyeceksin öyle mi? Hadi oradan bee hadi oradan!!! Sanıyorlar ki üç beş kişi dinginliği, iç huzuru, sessizliği, sukuneti, yakaladı diye herkeste aynı onlar gibi onların yaptığı şekilde yapabilir. Tutturmuşlar bir iç huzur, dinginlik falan vesaire yahu kardeşim demezler mi adama benim içim ölmüşken, zor nefes alıyorken, insanlarla iki kelime bile konuşamıyorken kafamı bunlar kemiriyorken ben nasıl sessizce oturup dingin olayım. Sen dinginliği böyle yakalamış olabilirsin hadi seninle beraber yüz kişi daha yakalasın eyvallah, ama bu herkesin aynı şekilde huzuru bulacağı anlamına GELMEZ. Bu da göreceli bir kavramdır. Kimi bağırarak huzuru bulur, kimi kinini nefretini kusarak, kimi deli gibi koşarak, kimi ana avrat küfür ederek. Yahu benim içimde acılarım bağrı yanık at dört nala koşarken ben nasıl oturup dingin olayım. Hangi psikolog, hangi ruh hekimi, hangi din adamı, hangi öğreti, hangi babayiğit bunu söyleyebilir. Bırakın herkes kendi rahatlama biçimini seçsin, bırakın insanlar koşsun, bağırsın, ağlasın nasıl rahatlıyorsa onu yapsınlar. Ondan sonra bu dinginlik üzerine konuşuruz. Siz sanıyor musunuz ki bu dinginlik, iç huzuru bulmanın önemini anlatan ya da uygulayan insanların gerçekten içlerinin huzur dolu olduğuna inanıyor musunuz. Herkesin dinginliği kendine, benim ki bana, senin ki sana, onun ki ona. Bugün bir saat dingin olur sunuz, iç huzuru bulur sunuz, sonra bir şey olur yemişim dinginliği der kendi yolunuzu bulur sunuz.
Yıllar önce kendime bir soru sormuştum; her başlangıç sonsuz mudur, yoksa sonun başlangıcı mıdır? Cevabım; evet her başlangıç sonsuzdur ve aynı zaman da sonun başlangıcıdır. Ama siz hangi başlangıçta takılı kalmak ister seniz orada kalır sınız ve sizin için tek bir başlangıç olur. Bu başlangıcınız aynı zamanda da sonun başlangıcıdır ve o başlangıçta kalmayı istediğiniz sürece sonun başlangıcının da sonu gelmez ve sonsuza kadar orada kalır sınız. Benim takılı kalmak istediğim bir başlangıcım var hiç sonu gelsin istemediğim, arada hönkürdüğüm, bazende sevmelere doyamadığım bir başlangıcım var ve biliyorum ki dinginliğim de, iç huzurum da, sinirim de, öfkem de, her şey takılı kaldığım başlangıcımın elinde.