Hayatlar hikâyeler..Sanırım 8 – 9 yaşlarımdayım, karşı komşumuz vardı şen şakrak 3 çocuklu Emel teyze. Sık sık gelir giderdi bize, Kocası Emin amcayı ise arada sırada görürdüm. Gerçi sadece ben değil karısı dahil herkes arada sırada görüyor. Adam sağda solda, rastlayana aşk olsun …
Bir sabah erkenden çocukları ile birlikte geldi Emel teyze. Hırpalanmış yüzü gözü şiş içinde. Annem çocukları benim odama getirerek ilgilenmemi söyledi. Sözde çocuklar olanları duymayacak, anneleri dayak yerken görecek ama konuya dahil olmayacaklar.
Annem soruyor Emel teyze ağlayarak anlatıyor tam olarak neler konuşulduğunu duyamıyorum ama olsun….
Emel teyzenin arada sırada eve gelen kocası Emin amcanın gece gelesi tutmuş, hem de yanında pavyonda çalışan bir kadın ile. Emel teyzeyi atmış yatak odasından ikisi yerleşmişler. İtiraz etmeye kalkan Emel teyzeye de atmış dayağı. Dahası var; sabah olunca da sakın ola ona hizmette kusur etme tembihiyle ikinci posta bir dayak daha yemiş Emel Teyze.
Emel teyze gidince anneme sürekli sorduğumu hatırlarım; pavyon karısı ne demek? Babam da mı getirecek? Nasıl bir şey, neye yarar bu pavyon kadını?
Annem ne desin zavallı kadın? Bıktı sorularımdan da bir kere bile sen karışma büyüklerin meselesi bunlar diye terslemedi ama yine de izah edemedi de geçiştirdi.
Ben kadını birkaç kere gördüm o da uzaktan, Emin amca ile birlikte gezmeye gitmek için evden çıkarken. Zaten birkaç ay sonra taşınıp gittiler.
Gitmesine gittiler de mahalle gündeminden bir türlü düşmediler. O yaşta zihnime bir sürü kelime ve ilişki teorileri yerleşti.
Bu olayda kim suçlu, kim zavallı, kim güçlü idi? Emel teyze zavallı ise Emin Amca güçlü olan mıydı? Güç üç çocuk iki karı ile uğraşmaya yeter miydi? O pavyon karısı var ya o pavyon karısı kim bilir ne fettanlıklar yaptı da adamı baştan çıkardı? Ya Emel teyze karılık yapamadı kocasını hoş edemedi ise Emin amca ne yapsın zavallı?
Arada duyardık, Emel teyze ve emin amca hiç boşanmamış, hatta o pavyon karısı çalışmaya devam etmiş de onlara ev araba mal mülk yapmış. Kaç sene birlikte yaşadılar halen hayattalar mı bilmem ama yaşım büyüdükçe olayın asıl suçlusunun Emel teyze olduğuna inandırdım kendimi. Yıllar geçtikçe de bu tarz ezik, şahsiyetsiz kadınları sevmememin temel nedeni Emel teyzedir.
Mesleğim gereği defalarca gittim pavyonlara, pavyon kadınları ve işletme sahipleri ile muhatap olmaya. Görüntünün bulanık seslerin yüksek olduğu bol ışıklı mekanlara. Nasıl düştün? Kim sebep oldu? Çok kazanıyor musun? Ne zaman bırakmayı düşünüyorsun? Çocuğun var mı? Kocan ya sevgilin? Sorularının sorulmasından bıkkın olan ana ve babalarının daha doğmadan kendilerine verdikleri isimleri bile artık hatırlamayan seçilen verilen isimler ile yaşayan ölü gibi gezen pavyon kadınları, neden geldiklerini bilirler müşterilerinin eğer hayatınız acı ve dertler içinde geçmiş ise hele de keder keder bir türlü peşinizi bırakmıyorsa yaşı, medeni hali, maddi durumu ne olursa olsun karşılarındakilerin gözlerini okuyabilirler.
Eee çok mu hüzünlü oldu efendim? Gelelim bizim pavyon hikayesine; en son yılbaşı öncesi tedbirleri için gittim gecenin bir vakti. Hani çoğunluğun evinde çoluğu çocuğu ile kutlama yaptığı ya da yapmadığı ama ayaklarını uzatıp evinde dinlendiği belki de kim bilir kaçıncı uykusunda olduğu saatlerde..
Neyse girdik efendim pavyona, rica ettik müzik kesildi ışıklar açıldı. Belki inanmazsınız ama cidden çok medeni bir şekilde hem de; işletmecisinin evraklarını bir başka arkadaş kontrol ediyor. Ben de masalarda oturan müşterilerin kimlik kontrollerini yapıyorum. Amcam o kadar alkollü ki kimlik istedim dili dolanıp cevap vermeye zorlanırken üstüne üstelik üzerimde polis yeleğim de varken; ‘’ yavrum sen yeni mi başladın? Kaçtır geliyorum seni ilk defa görüyorum gel otur masama’’ diyerek asıldı koluma. ''Beyefendi polisim bak polis bu kimliğim bak bu da yeleğim polis yazıyor ''
diye defalarca söylesem de ‘’ heee ben bir kadeh atınca kendimi Donald Trump olarak görüyorum sen ne içtin ki polisim polis deyip duruyorsun ‘’ deyip durdu… Bunun eğlencesi ise iş yerinde haftalarca sürdü…
Hayat işte maalesef iyileri öldürür kötüleri ise yaşattıkça yaşatır. Kimilerinin ölümü yaşarken olur, kimilerinin ise yaşamak için daha çok çok zamanı vardır.
Hayatımız sadece nefes almaktan değil de başkaları için de ufacık bir şeyler yapacak kadar duyarlı ve geceniz iyi olsun efendim…
Keyifli okumalar.