Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Lügatli Tefsiri Meal - Lokman Suresi 12-16.Ayetler
12- وَلَقَدْ اٰتَيْنَا لُقْمٰنَ الْحِكْمَةَ اَنِ اشْكُرْ لِلّٰهِۜ وَمَنْ يَشْكُرْ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ Velekad âteynâ lukmâne-lhikmete eni-şkur li(A)llâh(i)(s) vemen yeşkur fe-innemâ yeşkuru linefsih(i)(s) vemen kefera fe-inna(A)llâhe ġaniyyun hamîd(un) 12.Ayet) Andolsun biz Lokman'a ilim, derin anlayış kabiliyeti, hikmet, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisi verdik. “Allah'a şükret” dedik. Lütfun değerini bilip şükreden, ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük edense, bilsin ki, Allah zengindir, muhtaç değildir, her türlü övgüye, şükre lâyıktır. (bk. Kur’ân-ı Kerim, 17/7. ) 13- وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ Ve-iż kâle lukmânu libnihi vehuve ya’izuhu yâ buneyye lâ tuşrik bi(A)llâh(i)(s) inne-şşirke lezulmun ‘azîm(un) 13.Ayet) Hani Lokman oğluna öğüt vererek, sorumluluklarını hatırlatarak: “Oğulcuğum, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah'a ortak koşma, gizli şirke düşme, başka otoriteler kabul etme. Şirk büyük bir haksızlıktır, zulümdür.” demişti. (bk. Kur’ân-ı Kerim, 17/23. ) 14- وَوَصَّيْنَا الْاِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِۚ حَمَلَتْهُ اُمُّهُ وَهْنًا عَلٰى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ ف۪ي عَامَيْنِ اَنِ اشْكُرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيْكَۜ اِلَيَّ الْمَص۪يرُ Vevassaynâ-l-insâne bivâlideyhi hamelet-hu ummuhu vehnen ‘alâ vehnin vefisâluhu fî ‘âmeyni eni-şkur lî velivâlideyke ileyye-lmasîr(u) 14.Ayet) Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tekrar tekrar tavsiye ettik. Anası onu, günden güne ağırlaşan sıkıntılara katlanarak karnında taşımıştır. İki yıl emzirmiş. İki yıl sonunda onu sütten kesmiştir. İşte bunun için: “Bana şükret, anana-babana teşekkür et” diye tekrar tekrar tavsiyede bulunduk. Sonuçta yalnız benim huzuruma gelip hesap vereceksiniz. (bk. Kur’ân-ı Kerim, 2/233; 17/24; 46/15. ) 15- وَاِنْ جَاهَدَاكَ عَلٰٓى اَنْ تُشْرِكَ ب۪ي مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًاۘ وَاتَّبِعْ سَب۪يلَ مَنْ اَنَابَ اِلَيَّۚ ثُمَّ اِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ Ve-in câhedâke ‘alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihi ‘ilmun felâ tuti’humâ(s) vesâhibhumâ fî-ddunyâ ma’rûfâ(en)(s) vettebi’ sebîle men enâbe iley(ye)(c) śümme ileyye merci’ukum feunebbi-ukum bimâ kuntum ta’melûn(e) 15.Ayet) Eğer anan, baban, seni, lehinde ilmî bir delil ortaya koyamadıkları bir şeyi, ilâhlığımda, otoritemde, mülkümde, tasarruflarımda bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun candan dost arkadaş gibi davran. Bana yönelenlerin, bana düşkün olanların, bana bağlananların yolunu, hayat tarzını benimse. Sonunda hesap vermek üzere benim huzuruma getirileceksiniz. O zaman işlediğiniz amelleri bir bir ortaya koyarak sizi hesaba çekeceğim. (bk. Kur’ân-ı Kerim, 29/8. ) 16- يَا بُنَيَّ اِنَّهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ ف۪ي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَط۪يفٌ خَب۪يرٌ Yâ buneyye innehâ in teku miśkâle habbetin min ḣardelin fetekun fî saḣratin ev fî-ssemâvâti ev fî-l-ardi ye/ti biha(A)llâh(u)(c) inna(A)llâhe latîfun ḣabîr(un) 16.Ayet) Lokman oğluna: “Oğulcuğum, yaptığın amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu senin karşına getirir. Allah hikmetine nüfuz edilmeyen yüce varlıktır; gizli-açık her şeyden haberdardır.” dedi. (bk. Kur’ân-ı Kerim, 21/47; 99/7-8. )
Kelam YayınlarıKitabı okudu
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.