Bahçe duvarlarının dibine yan yana dizilip elma şekeri yalayan, bağıra çağıra kağıthelvacıların peşinden koşan, ya da boş arsalarda toplanıp sabahtan akşama dek çelik-çomak oynayan akranlarından fersah fersah uzaklardaymış yani; akranlarıyla sokak aralarında yaşayacağı maceraların tadından, kocaman gözlerle birbirlerine anlatacakları hayalet, cin, peri ve hortlak hikayelerinin insanda hoş korkular yaratan beklenmedik sonundan, evde oynayacağı oyunların büyüsünden, okul ödevlerini hazırlamanın heyecanından, tek başına bir şeyler yapmanın hazzından ve hiç kuşkusuz en önemlisi de "henüz boyutlarını keşfetmeye bile fırsat bulamadığı kendi yalnızlığından fersah fersah uzaklardaymış."