Erkekten fahişe olur mu?
Fahişe, nedir bu fahişe kavramı?
Biliyor musunuz, fahişe kavramından nefret ederim. Çünkü sizin fahişe algılayışınız, kendini satan, para için türlü şekillere giren kadınlara denildiğini biliyorum. Ama bunu yapmayın, en azından geçmişinde üvey babası tarafından tecavüz edilmiş, evde kaçmak zorunda kalmış, tuzaklarla ağına düşürülmüş ya da türlü yollarla bu işe sürüklenmiş, sürüklenmek zorunda kalmış kişilere... Birçoğunuz Suç Ve Ceza kitabını okumuştur. Sonya, güzelim, narin, doğallık ve masumiyet abidesi Sonya ailesi için kendini satmadı mı? Evet, işte böylelerini de tanımlarken malesef 'fahişe' tanımına koyabiliyoruz. Peki erkeğin fahişesi nasıl olur? Aslında hiçbir fark yok. 10 dakikalık zevk, et parçası peşinde koşan ve onu sadece anlık haz için arzulayan bir erkeğin de bir fahişeden farkı yoktur. Aslında kadın pazarlayanlar da, onları türlü yollarla işkencelere tabi tutanlar da ve yararlananlar da birer fahişedir. Kısacası tanım aynı, kişiler aynı, şekil aynı ama cinsiyet farklı.
Kitap hakkında yorumlara gelelim.
Jean'a ait okuduğum ilk kitap. Ve adım gibi eminim, ilk ve son olmayacak.
Ve şimdi bir fahişe tanımı yapacağız, kitabın konusundan ayrılmayarak.
Kitapta, çocukluğunda annesinin bir erkek avıcısı, evet yanlış duymadınız, erkek avcısı bir annenin ve bu manzarayı, inlemelerini, çığlıklarını duyması için hemen o odada bulunan bir dolaba oğlunu(Reverdi) her akşam koyup izlettirerek zevk almasını sağlayan bir fahişenin etkileri altında kalmış bir seri katili anlatmaktadır. Reverdi, çocukluğunda annesinin bu izlenimleri yüzünden şizofreni boyutuna erişmiştir. Çünkü Reverdi, babasının kim olduğunu bilmemektedir. Fahişe, 'Kaç, baban geliyor.' Söylemi aslında her gün dışarıdan farklı erkekleri içine alıp Reverdi'ye seyretmesiyle başlıyor. ''İyi de babam hangisi?'' Reverdi bu fahişe annesi ile 14 yaşına gelinceye kadar sürekli bu anı yaşamaya zorlanıyor. 14 Yaşında kartlaşmış annesi öz oğluna sulanıyor ama Reverdi buna izin vermeyerek ilk deneyimini büyük bir zevkle yaşamaya başlıyor.
Kısaca seri katillere değinelim. Seri katillerin yani yakalanmamış, akıbeti hakkında pek bilgisi olmayanların çoğu, geçmişte, çocuklukta yaşamış olduğu tahribat ve hafızadan silinmeyen görüntülere borçludur. Bu yüzden içlerinde bir iblisle yaşar ve öldürmek onlar için bir gereksinim haline gelmiştir. Onları yadırgayabilir misiniz? Ne yani, sırf öldürdüğü için mi? Daha, daha derine inin...
Seri katillerin bir noktasını daha vermek istiyorum. Korkunç olan cinayet sayıları değil; korkunç olan hayal bile edemeyeceğiniz, görüntü sonrası haftalarca kendinize gelemeyeceğiniz türden işkence ve hazza ulaşmalarıdır. Bütün mesele bu:
#38554895
Son olarak uzatmadan kısa sürede, en kısa sürede demeyeceğim. Zaten nasıl bir kitap olduğunu idrak etmişsinizdir. Alıp okuyun. En azından Tess gibi şişirilmiş(tıbbi terimlerle), abartı konusunda zirvanaya ulaşmış, kurgu ve akışın 0 olduğu bir kitap görmeyeceksiniz.
Yukarıda belirttiğim gibi. Seri katilleri herkes gibi vahşi, cani, iblis, insanlık düşmanı olarak tanımlamadan önce bir profesyonel gibi geçmişine inmek gerek.
''Seri cinayetler işleyen katillerin tek ortak noktası travmatik bir çocukluk geçirmiş olmalarıydı. Aile içi şiddet, alkolizm, terk edilme, ensest...(44)''
Keyifli okumalar.
Siyah KanJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 201512,2bin okunma