Söylesene: Hiç intihar etmeyi düşündün mü? Hiç mi? O halde okumaya yeltenme! Peki neden? Bir travma mı yaşadın? Bıçağı bileklerine geçirmeden veya soğukkanlı bir şekilde şah damarını kesmeden önce
Düşüncelerimiz sınırlanacak kadar, hisslerimiz ise fark edilemeyecek kadar görünmez değildirler. Yaşadığımız toplumlar bizlerden belli normlara uymamızı, toplumun düzenini bozmayacak şekilde hareket etmemizi istemektedirler. Bunlar toplumun düzeni için gerekli kuralları içermekte ve çoğu birey bu kurallara uyarak hareket etmektedirler. Fakat düşüncelerimize yön veren hatta bir nevi düşünmemizi sağlayan da bu toplumlarda var olan kalıp yargılardır. Bir toplum düşünmemizi sağlayıp sonrasında ise herkes gibi düşünmemizi nasıl isteyebilir? Düzende bu kadar sorun varken hatta bu düzenin belli beklentileri olabiliyorken, toplumun düzenine ayak uydurmayanları direkt deli konumuna getirmesi ne kadar da doğrudur?
Tam bu noktada Anton Çehov, yazdığı eserle bizlere o dönemin toplumsal sorunlarını ve düşünce şekillerini hastane ve hastalar üzerinden bir olay örgüsü dahilinde anlatmaya çalışıyor. Altıncı Koğuş adını verdiği eserini okurken hastanedeki bir akıl hastası ile doktorun arasında geçen konuşmaları, ana olay olarak karşımıza çıkıyor. Fakat akıl hastası diye adlandırdığımız bu kişilerin ,deli olduğu kanaatine, nasıl varılıyor ve hangi sistem dahilinde karar veriliyor?
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202279bin okunma
Şimdiki benden sonra, bugünkü kendimi yargılayacak bir başkası oluşacaktı, tıpkı benim dünkü kendimi yargıladığım gibi. Ben kendime acımazsam, kim acıyacaktı bana?