Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

560 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Kız Kardeşlere Açık Mektup!
Teşekkür Bölümü Bu kitabı bana öneren Emel ve Derya Ablaya, kitabı bana armağan eden Pelin'e sonsuz teşekkürler... Bu bir kız kardeşlik dayanışması! Ben de bu sorumluluk ile kitabı inceleyeceğim. Spoiler Var mı? Bu kitap hakkında uğraşsam bile spoiler veremem. İncelememde yazarın bana fısıldadıklarını kendi yaşam deneyimimle ve bakış açımla sentezledim. Sadece bunu yaptım. Ayrıca bu kitaba benim gibi ihtiyacı olan kadınlar için özenle durdum incelemenin üzerinde. Dilerim işe yarar. Okuma Sürecim Bu kitabı içsel çatısmalarımın doruklara ulaştığı bir zaman diliminde okudum. Bana ilaç gibi geldi. Kuşkusuz başka hiçbir şey beni bu denli iyileştiremezdi. Kitabı okurken yaşamım da benimleydi, sezgilerim etkindi. Her tümce üzerine uzun uzun düşündüm. Sözgelimi: "Kadınların yaşlarını yıllarla değil de, savaştan kalmış yara izleriyle saymaları da iyi bir fikirdir." (s.431) Burada durup yara izlerimi saydım. On savaş yarası yaşında olduğuma karar verdim. Bu sadece küçük bir örnek, kitabı okurken defalarca kendimle yüzleştim. Kendinden kaçanlara önermem bu yüzden. ;) Bu biz kadınlar için bir baş yapıt! Okuyup kenara koyabileceğimiz bir kitap değil. Ben de yeniden yeniden okuyacağım. Yazar da bunu salık veriyor: "Başka birçokları için olduğu gibi benim için de, birçok kitabı anlamak yeniden okumakla başlar." diyerek.. (s.524) Anlamak, anlamak bütüncül ve derinlemesine... Neden Kadın? Kitabı okurken "Neden sürekli kadınlara yönelik okumalar yapıyorsun?" gibi sorularla karşılaştım. Onlara verdiğim yanıtlardan bir tanesi: "Çünkü bir kadının bireyselleşmesi sağlıklı bir toplumun en temel gereksinimidir." Kız Kardeşlere Açık Mektup Merhaba, kız kardeşim. Ben de senin gibiyim. Tarih boyunca örselenen kadınlardan yalnızca bir tanesiyim. Biliyorum sen de tıpkı benim gibi sana ait olmayan seslerle kuşatıldın hep. Hayatında daima farklı sıfatlarla yer aldılar. Ama hepsinin değişmez bir tek rolü vardı: Yok etmek! Yaşamı yok etmek... Bazen kulak tıkadık onlara ve La Loba gibi ölü kemikleri şarkılarımızla dirilttik. Bazen de sesimizi duymaz olduk onların gürültüsünden. Kirbitçi kız gibi yandık, kül olduk, ama bitmedik! İçimizde dev bir anka kuşu var, onu duyuyor musun? Haydi, ormana kurtlar bizi bekliyor. :) Ormana Dalış Bir kadını hangi canlıya benzetirsin? diye sorsalardı ne yalan söyleyeyim kurt hiç aklıma gelmezdi. Varsıl doğamızın benzeştiği canlılardan bir tanesi vahşi bir kurt. Üç günlük kelebeklere, ilk rüzgarda hemencecik yaprakları düşen gelinciklere değil, vahşi bir kurda! Kitabı elime ilk aldığımda kurtlar ve kadınlar arasındaki benzerlikleri düşündüm. İlk kez çocukken uzaktan görmüştüm kurtları. Yabani ve görkemliydiler. Yetişkinler biz çocuklara hiç iyi şeyler söylemezdi onlar hakkında. Kurtları tanımadan haklarında olur olmaz efsaneler uydururlardı. Tıpkı biz kadınlara yaptıkları gibi. Bu benim tespit ettiğim ilk ortak özellik. Gelelim ikincisine. Kitabı okurken arkadaşlarımla, özellikle erkeklerle, aramızda yaptığımız tartışmalardan yola çıkarak şunu sezinledim. Onlar vahşi olan kadından korkuyorlar, tıpkı vahşi kurttan korktukları gibi. Onlarla alay etmedim, kız kardeşlerim. Çünkü biz de korkuyoruz bu vahşi kadından. Ona uymamak daha kolay geliyor çoğumuza. Öyle değil mi? Oysa onun benliğimizde olduğunu bile bile nasıl yokmuş gibi yaşarız? Yok olarak günden güne... Şimdi de Clarissa Pinkola Estes'in gerçekçi bir gözlemle bizlere sunduğu 'kadınlar ve kurtlar arasındaki ortak özelliklere' bakalım. "Sağlıklı kadın tıpkı bir kurt gibidir: Sağlam, kunt, diri, hayat verici konumunun bilincinde, yaratıcı, sadık ve göçebedir." (s.25) Yazar postu kolayca deldirmek için burada olmadığımızı da vurgular devamında. Tıpkı kurtlar gibi! Dikkate alınmasını istediğim diğer tespit ise şu: Bir kurt "Bir kıtlığı takiben sürü bir öldürme cinnetine kapılabilir. (...) Yiyeceklerinden çok daha fazlasını, ihtiyaç duyabileceklerinden çok daha fazlasını öldürürler." (s.258) Peki uzun bir süre aç kalan bir kadın ne yapar? İşte yanıtı: "... Bir hayata aç olan kadınlar, aşırılıklar ya da aşırı davranışlar yoluyla güçlü bir öldürme dürtüsü duyabilirler. Bir kadın uzun dönemler boyunca kendi döngülerinin ya da yaratıcı gereksinimlerinin dışında yaşadığında alkol, uyuşturucu, öfke, tinsellik, başkalarının ezilmesi,onunla bununla düşüp kalkma, gebelik, çalışma, yaratma, denetim, eğitim, düzen, beden sağlığı, abur cubur yiyecekler (adını siz koyun) gibi sık görülen aşırılıklara kaçmaya başlar." (s.259) Peki, kız kardeşim bu sorunlar ve daha fazlası ile nasıl baş edeceğiz? Silahlarımız neler? Bence en güçlü silahımız: sezgiler! Bu yaşamda öyle işlevsel ki... Size de olmuştur mutlaka şu: Yanlış ilişkiler ya da iletişim ağında yer aldığınızda, canavarların ortasında kalmış gibi huzursuz olursunuz. İçimizdeki bir ses bize huzur vermez: "Buraya ait değilsin. Git, kurtul ya da kal saldır ama özgür ol" diye haykırır adeta. Bazen de sustururuz bu sesi. Belki de böyle böyle yaralanır içgüdülerimiz... Zedelenen bir içgüdü ise bizi tuzaklardan korumayı başaramaz. Böyle olunca da gider katilimize aşık oluruz. Onunla pazarlık yaparız, karşılığında yaşamımızı ortaya koyarak. Bizi saldırılara açık hale getiren bir başka yönümüz ise yazarın da vurguladığı gibi safdil bir kadın olmamızdır. Bence yaşamın başında bütün kadınlar safdildir. Belki de bu yüzden yazar şöyle diyor: "Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir." (s.408) Peki bu saldırıları atlatmış olmamız bir daha hiç karşılamayacağımız anlamına mı geliyor? Bence hayır! Biz güçlendikçe karşılaşacağımız kötücül güç de büyüyecek. Bence sırf bu yüzden bile geçmişimize teşekkür etmemiz gerek. Onların saldırıları olmasaydı belki de pençelerimizi hiç fark edemeyecektik. İyi ki geçmişler yaşamımızdan. Annelerimizin, babalarımızın gözünde olduğu gibi yaşam boyu kız çocuğu kalarak bu yok edicilerle savaşamayız. Vahşi kadına gereksinimimiz var. Vahşi kadının da tıpkı iskelet kadın gibi kendini mavi sulara bırakmaya gereksinimi var. Ama yanıltıcı olmayan mavi sulara... Kız kardeşim başka yaşamlar düşlüyoruz. Bu yaşamlar uğruna, çirkin ördek yavrusu gibi yolda olmaya devam edelim olur mu? Elbette bir gün bize benzeyenler çıkacak. El yapımı bir yaşamda! Kız kardeşim Ruh evine en son ne zaman uğradın? En son ne zaman yollarda kendini dinleyerek salına salına kaygısızca yürüdün? En son ne zaman estetik algısı gelişmemiş çirkin modernizmin dayatmalarına aldırmadan kendini güzel buldun? Yapay dünyaya bütün doğallığınla en son ne zaman kafa tuttun? Seni sen kılan özel yeteneklerinle tanıştın mı? Bu yetenekleri geliştirmek için kendine zaman ayırdın mı? Bu soruların nicesini soruyorum kendime. Öykülerle yanıt verdim her birine. Ve kendi öykümle de en büyük yanıtı vereceğim, günün birinde. El yapımı kırmızı ayakkabılarımı giyerek elbette. Kız kardeşim, senin öykün de benzersiz olacak. Buna yürekten inanıyorum. Öykünü cesurca yaratırken gülmeyi, sınırsızca gülmeyi unutma olur mu? Gülmek çoğaltır, büyüler, yeniler ve daha güçlü yaşatır. Gözyaşlarının da bir anlamı var, ruhu yıkar. Gözyaşı deyince aklıma yaşadığım bir anım geldi. Geçen gün yolda yürürken bir oğlan çocuğu ve bir kız çocuğu gördüm. Birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı. Uzaktan baktım onlara. Bir çocuğun yarasını zaten en en iyi diğer çocuk sarardı. Bu büyülü anı bir kadın çığlığı bozdu: "Lan ne ağlıyon! Sen gız mısın? Erkek adam ağlar mı?" (O an bütün erkekleri ağlatmak istedim, elimde bir sihirli değnek olsaydı kesin o an bunu yapardım. İyileşsinler diye) Bu sözler üzerine oğlan hemen gözlerini sildi. Kız ise yalnız başına ağlamaya devam etti. Bu sadece bir örnek! Aslında erkekler de tutsak. Onlar gözyaşlarını saklamak zorunda, biz kahkahalarımızı... Oysa ikisi de iyileştirir insanı. Kız kardeşim hepimizin iyileşmeye gereksinimi var. Öteki olanı yaftalamadan, onu da hasta yapmadan... Haydi şimdi. Ormana. Öykünü yazmaya... Yorumum Ne desem eksik kalacak biliyorum. Şu şekilde toparlayayım son olarak. Bu yapıt sayesinde bir kadının, en önce kendisiyle, sonra öteki olanla, doğayla, toplumla ve tarihle nasıl ilişki kurması gerektiğine yönelik harika yönergeler aldım. Kendi özel çeşnimi katarak daha da renklendireceğim yaşamı. Mücadeleye devam. :)
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217,7bin okunma
··1 alıntı·
318 görüntüleme
emel okurunun profil resmi
Cok guzelll.... okuyunca kitabı tekrar okumak istedim :)
Gülbahar Aygün okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim abla.😊 🐦💙🌼🌺
Bu yorum görüntülenemiyor
Gülbahar Aygün okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Yürek dolusu sevgiler. 💙🐦
Derya okurunun profil resmi
Ne kadar güzel bir kitap incelemesi olmuş, eline sağlık Baharcım 🌸💜
Gülbahar Aygün okurunun profil resmi
Çok sağ ol abla. 😊🐦💙🌼🌺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.