Umberto Eco üniversite öğrencisi olduğu yıllarda sık sık tiyatroya gider ama gittiği her oyunun sonunu kaçırirmış. Kaldığı yurdun kapılari gece yarisı kapandığından, 'saat on ikiye on var' dedin mi, Eco koltuğundan fırlayıp yurdun yolunu tutarmış. Oyunların nasıl bittiğini de okumadığından, ne Oedipus'un başına geleni tam öğrenebilmiş ne de Juliette'in muradına erip eremediğini.
Derken Eco yeni tanıştığı biriyle konuşurken onun da gişede bilet sattığından ilk perdeleri kaçırdığını, mesela Hamlet'in neden amcasını öldürecek kadar öfkelendiğini bilmediğini görmüş. Böylece başlayan sohbetlerinde sonu ve başı olmayan oyunlar tamamlanarak nihayet bir anlam kazanmış.