Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

palermo yorumladı.
266 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
1984 ve Fahrenheit 451'den sonra Cesur Yeni Dünya'ya da sıra geldi. Kitap alışık olduğumuz distopyalardan farklı hatta bu yüzden çoğu kişi "ütopya mı distopya mı?" diye sorgulamalara gidiyor. Ben distopya diyen taraftanım neden mi? Çünkü bu dünyada insanın seçme özgürlüğü asla yok. İnsanlar doğumla değil, kuluçka merkezinde her şeye koşullanarak meydana geliyorlar. Neyi sevip sevmeyeceği, hangi statüde olacağı, neler yapacağına ve yapmayacağına koşullanarak.. Sizce böyle bir dünyanın ütopya olması mümkün müdür? Tabii ki değil. Ütopya denmesinin sebebi insanların sağlıklı, mutlu ve bulundukları durumdan şikayetçi olmaması. Bunlar var evet ama aile, din, sadakat, kültür gibi insanı insan yapan değerleri yok etmişler. Kitap okumak yok, çiçek bile yasak. İnsanlar öyle koşullanıyorlar ki en alt statüdeki insan dahi halinden memnun, en üst seviyeye gelmesine fırsat versen gelmeyecek derecede. Velhasıl kelam, kitap sizi çokça sorgulamalara götürecek, açıp inceleme videoları, yorumları okutacak bir eser. Okuyalım, sorgulayalım. Zaten sorgulamasa insan, insan mı olur? :)
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,3bin okunma
·
2 görüntüleme
palermo okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Ben de "ütopya" diyen taraftayım. Distopya olduğuna karar vermenize neden olan hususlar ne yazık ki , bizim içinde bulunduğumuz evren için de geçerli. Biz de özgür değiliz , "özgür irade" dediğin şey ise bir ilüzyondan ibaret. Bizim de seçme şansımız yok. Kaderimiz doğduğumuz coğrafya ve ailemize göre şekilleniyor ve bize söz hakkı düşmüyor. Biz de kader tarafından belirlenen yolumuz da yürüyoruz ve bu yürüyüşümüzü kendi kararımız zannediyoruz. Yüksek bir yerden aşağı doğru yuvarlanan kaya gibiyiz. Bu bahsettiğim kayadan tek farkımız , kendi ozgür hür irademizle yuvarlandığımızı sanmamız. Distopya olduğuna karar vermenize neden olan hususlar, yani acı, aile, ahlak ...vs gibi sözde insanı insan yapan değerler konusu ise başka bir tartışma konusu. Bu bahsedilenlerden hiç biri doğanın kanunu değil , insanın kendi oluşturduğu ve bu sebebten dolayıda zamana göre değişebilecek kavramlar. Mesela aile , ben açıkcası 'aile'nin insana bir yük olduğu düşüncesindeyim. Belki senin mükkemmel bir ailen vardır ya da yoktur farketmez , şöyle bir gerçek var ki , kimisinin ailesi çok mukkemmel iken öbürkünün ailesi tam bir felakat. Bu adaletsizlik canımı çok sıkıyor. Ozellikle insanların yeteneklerinden çok bağlantılarıyla başarıya ulaştığı bu çağda, resmen oyuna 10-0 geride başlamasina neden oluyor. Kitapda ise herkes eşit doğuyor (en azından kendi sınıfı içersinde) , ama bu sınıf ayrılığında da bir adalet var , gen teknolojileri kullanarak insanı tam ait olduğu sınıfa yerleştiriyorlar. Bu konuda herkes halinden memnun. Kitapta bahsedilen bu dünya düzenini , şu yaşadığımız dünyaya tercih ederim.
zeynep okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkür ediyorum öncelikle farklı bir bakış açısı. Ben de yorumda belirtmesem de günümüz ile birçok bağlantı buldum tabi ama sizin dediğiniz şekilde bulmamış, farklı yönleri benzetmişim. ☺️ Kader için yaptığınız yoruma katılmıyorum. Kader bizim irademizi yok saymıyor. Kaderimiz yazılı olsa dahi seçme şansı insanındır. Ben bu görüşteyim. Önünde iki yol varsa seçimini sen yaparsın. İnsanın kendi seçimleri doğrultusunda kaderimiz belirlenir. Şu örneği vereyim; misal dağın iki yamacından birbirine doğru kafa kafaya gelen iki tren var ve dağın tepesindeki insan "birazdan bu iki tren çarpışacak" diyor ve beş dakika sonra çarpışıyorlar. Peki bu insan böyle dediği için mi çarpıştılar? Yoksa öyle olacağı belli olduğu için mi kişi öyle bir yorum yaptı? Elbette ikincisi. Kader mevsuzu derin, araştırmalar yaparak şu an düşündüğünüzden başka sonuçlara ulaşabilirsiniz belki. 🤔 Aile kavramı için yorumunuza gelir isek. Adaletsizlik var haklısınız, yaşamımızın her yerinde bu. Lakin ne olursa olsun burasının bir imtihan dünyası olduğu fikriyle hareket edelim. Bilimsel olarak bakacaksak da, Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşinden gidelim. Bu hiyerarşide en üst kısım kendini gerçekleştirmedir. İnsanın hayatta yapması gereken en mühim şeyin bu olduğunu savunur Maslow. Bu kısıma gelene kadar 4 basamak geçmesi gerekir ve bunun üçüncüsü "ait olma"dır. İnsan aidiyet ister, hayatının her alanında. Ailede bu his onun için fazlasıyla gerçekleştirilir. (Ne kadar dediğiniz gibi olumsuz örnek varsa da yorumumuzu genel yapabiliriz) Dediğim insanı insan yapan birçok değer ailede öğrenilir. Din, insan sevgisi, özgürlük vb. birçok şey. Bunları öğrenen insanla aynı toplumda yaşamak kolaydır. Kitapta ise bireyci ve hazcı bir yaşam felsefesi hüküm sürüyor. Bencil bir insanla yaşamayı kim ister ki? Sadece kendi dürtüleri için yaşayan? Bencil insan yok mu gerçekte elbette var, ama onlardan kaçıp sığındığımız bize liman olan cömert, yardımsever, güzel yürekli insanlar da var. İşte farklılıklarımız mühim. Her şey zıttı ile vuku bulur. Esaret olmadan özgürlüğü bilemeyiz. Mutsuzluk olmadan mutluluğu. Kitapta farklılıklar, zıtlıklar yok ediliyor. Tek tip insan oluşturuluyor. (Ben bu farklılıkların yok edilmesini eğitim sistemimiz ile bağdaştırmadım desem yalan olur 😬) Tercihinize saygı duymakla beraber, yaşadığım dünyayı kitaptaki dünyaya tercih ederim efendim, yorumunuz için tekrardan teşekkürler ☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.