Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Özgürlüğe farklı bakış
Doğrusunu söylemek gerekirse, kölelik olmadan kesin çözüm yoktur. Çok çabuk anladım bunu. Eskiden özgürlüğü dilimden düşürmezdim. Onu kahvaltıda ekmeklerime sürer, bütün gün ağzımda çiğner, dünyaya özgürlükle tatlı tatlı serinlemiş bir nefes salıverirdim. Bu heybetli sözcüğü bana karşı çıkan herkesin kafasına vururdum, arzularımın ve gücümün hizmetine koymuştum onu. Yatakta kadın arkadaşlarımın uykulu kulağına onu mırıldanıp onları yüzüstü bırakıp gitmek için ondan yararlanırdım. Onu fısıldardım... Bırakalım, coştum, ölçüyü kaçırıyorum. Yine de özgürlüğü daha çıkarsız olarak kullandığım, dahası, onu iki üç kez savunduğum oldu, tabii işi onun için ölmeye vardırmadan, ama bazı riskler yüklenerek. Bu ihtiyatsızlıklarımı bağışlamak gerek; ne yaptığımı bilmiyordum. Özgürlüğün bir ödül ya da şampanyayla kutlanan bir nişan olmadığını bilmiyordum. Ve de bir armağan, insana dudak zevki verecek bir kutu şeker olmadığını. Hayır, tersine, bir angarya o, yalnız başına, bitkin düşürücü bir mukavemet koşusu. Şampanya yok, insana şefkatle bakarak kadehini kaldıran dostlar yok. Üzgün, hırçın, bir salonda yalnız, bölmede, yargıçların karşısında yalnız, kendisi karşısında ya da başkalarının yargısı karşısında karar vermekte yalnız. Her özgürlüğün ucunda bir yargı vardır; işte özgürlüğün son derece ağır bir yük olması bundandır, hele ateşiniz olduğu ya da sıkıntıda olduğunuz ya da kimseyi sevmediğiniz zamanlarda.
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.