Ilık mevsim rüzgârının ardından ortalığı karanlığa bürüyen gecenin bir vaktinde bir
rüyâ daha görmeye başlamıştı Ayla. Yaşadığı kurumun mütevâzı bir odasında yaşıtlarıyla
oyunlar oynuyordu. Henüz altı yaşındaydı. Saçları kısa kesilmişti. Böylesinin, beyaz tenine
çok yakıştığını söylemişti kreş annesi. O da aynada siyah saçına dönüp dönüp bakmış;
kendisini, muhayyilesindeki birilerine benzetmeye çalışmıştı. O vakit, acaba kime benziyorum
ben, diye geçirirdi aklından Ayla.