zira -seyircisiz de oyuncusuz da hayat sahnesi olmaz-
-bazen eğriden geçmeden doğruya varılmaz-
güneş vurulmaz
içeri güneş aldı diye... bir kentin tüm pencereleri kırılmaz -duvar dediğin yosununa katlanır-
ve -karanlık... ancak ışıkla yıkanır-
..
saat hep öfkeye kurulmaz
namus bir iki vesikaya bağlanıp...
kanayan yaraya töre basılmaz
başaklar... sadece hasat için tırpanlanır
..
diken olmayı kim ister ki...
gülün göğsünde ışıl ışıl çiy damlası olmak varken
zira yaşam rengârenk
oysa:
cennetin karşı kıyısı cehennem...//