Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu akşam Kız Kulesi, tepesindeki uzunca direğiyle, gerisindeki tüm siluetleri ardında bırakarak bir başka yükseliyordu kurşunî göğe doğru. Kuşağını bir tütü gibi beline geçirmiş, dört başı mâmur bir balerin misali son dansını ediyordu sanki. Başının gerisinde, kızıllığın içerisinde ise, onun tüm haşmetini ortaya çıkaran kara bulutlara gri çalınmış pastel boya rengindeki bir avuç içi kadar bulutlar asılıydı. Yine aynı Kule’nin dört bir yanında, biteviye uçuşan yarasa gibi martılar… Hiçbirinin de sesi yok, alacakaranlık çökerken serin sulara. Sonra, aynı Kız Kulesi’nin nâzenin vücudundan altın sarısını sulara çalan görkemli haller… Etrafından, küçücük motorlarından yükselen hırıltıyla geçip giden, kuzey-güney rüzgârları ortasında bir o yana bir bu yana yalpalayan takalar.. Boğaz sefasını sırtlarında sürmek isteyenlere, kadim zamanlardan arta kalan şu bilindik hikâyesini tekrar tekrar fısıldayan belli belirsiz köhne takalar... Kim bilir belki de her bir yolcusunun elinde, basılmaya hazır deklanşörler... Önlerinde, akıntıların su yüzeyinde yine belli belirsiz, patikaya benzer açtığı yolar...
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.