Hazret-i Ömer halîfe iken, Abdüllah ibni Mes'ud ile "radıyallahü anhüm" bir gece Medîne içinde dolaşıyorlardı. Bir kapıdan tegannî, şarkı söyliyen kadın sesi duydu. Kapı deliğinden içerisini gözetledi. Önünde şerâb şişesi, karşısında şarkıcı bir kız bulunan ihtiyâr gördü. Hemen pencereden içeri girdi. Yâ Emîrelmü'minin! Allahü teâlânın rızası için beni dinler misin? deyince, söyle bakalım, buyurdu. Ben, Allahü teâlâya bir isyanda bulundum. Fakat sen, onun üç emrine isyan etdin, dedi. Nedir onlar? deyince, Allahü teâlâ, başkasının evini gözetlemeyiniz buyuruyor. Sen, kapıdan içerisini gözetledin. Allahü teâlâ, başkasının evine izn almadan girmeyiniz buyurdu. Sen iznsiz girdin. Allahü teâlâ, evlere kapılarından giriniz ve selâm veriniz buyurdu, sen ise, pencereden girdin ve selâm vermedin, dedi. Hazret-i Ömer "radıyallahü teâlâ anh" buna adâlet ve insâf ile cevâb vererek, doğru söyledin dedi ve afv diledi. Ağlayarak dışarı çıktı.