Anne ile çocuk arasındaki kadar karmaşık her ilişki hem sevgiyi hem de nefreti içerecektir. Genç çocukların çoğu, gereksinimleri ya da istekleri
geri çevrildiğinde nefret duygusunu hisseder. Yine de birçok çocuk bunu
ifade etmeye cesaret edemez, anne ile bağlar çok kırılgandır. Ve neredeyse
her çocuk annesi için sevgi hisseder, bu sevginin üzeri örtüldüğünde ya da
duvarlarla çevrildiğinde bile. Robert Karen'ın bağlılık araştırmalarıyla ilgili
derlemesinde ikna edici bir şekilde dile getirdiği gibi:
Neredeyse her çocuk, kötü davranılmış olanlar bile, anne/babalarını
sever. Bu çocuk olmanın doğası gereğidir. İncinmiş, hayal kırıklığına uğramış, arzu ettikleri sevgiye ulaşma olasılığını ortadan kaldıran yıkıcı bir
duruma düşmüş olabilirler, fakat bağlanmak, kaygılı bir şekilde bağlanmak
bile olsa, sevmektir. Her yıl sevgiye ulaşmak biraz daha zorlaşabilir, çocuk
her yıl ilişki isteğini daha ısrarla inkâr edebilir, hatta anne/babalarına küfürler
edebilir ve onlara en küçük bir sevgi duymadığını söyleyebilir; fakat sevgi,
bunu açıkça ifade etmeyi ve karşılığını duymayı özleyerek, yakıcı güneş gibi
gizli oradadır.
Karen'ın sözleri bu ilişkideki karmaşık yönlerin bazılarını ortaya
koyuyor. Kimse bir annenin sevgisini istemekten kaçamaz.