Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Stefan Zweig viyana doğumlu bir yazar. birinci dünya savaşı başladığında belçika'dan viyana'ya dönüp orduya katılmış, bu sıralarda savaşı destekliyormuş fakat sonra galiçya'da savaşın yarattığı yıkımları görünce savaş karşıtı düşünceler beslemeye başlamış. eserlerinin bir kısmını savaş zamanında yazmış mesela; 1916’da “babil kulesi”, 1918’de de “zorlama” adını verdiği yazılarıyla savaşın karşısında duran tutumunu sergilemiştir. 1917’de ise, tüm trajediyi cümle cümle anlattığı bir oyun yazdı; adına da “yaremya” demişti. bu süreçte savaşa karşı en önemli tavrını ise, “yabancı ülkedeki dostlarıma” girişi ile yazdığı kınama dolu açık mektupla göstermiştir. nazilerin yönetimi ele almasıyla yahudi asıllı olan zweig kara listeye alınmış. nazi ideolojisine uymayan eserler yakılırmış o sıralar dolayısıyla zweig'in eserleri de hiç olmuş bir dönem. ve sonraları londra'ya yerleşmiş. vatandaşlık alması oldukça zorlu olmuş hatta. bu dönemde “rotterdamlı erasmus’un zaferi ve trajedisi” eserini yayımlamış. londra'da lotte ile evlenmiş ve onu hayatının merkezine koymuş hatta onun sevgisinden etkilenerek “sabırsız yürek” adlı romanını yazmış. bu roman daha sonraları “tehlikeli merhamet” ve “acımak” adlarıyla da yayımlanmış. doğduğu topraklardan böylesine uzakta yaşamak zweig'in çok zoruna gidiyormuş. dünyada kendine bir yer bulamamanın hüznünü hissederek yazmış arkadaşına bu satırları: “bir nefretin çift taraflı ağırlığıyla yere serilmiş durumdayım, savaşa neden olan almanya’ya duyduğum nefret ve savaşın galibi olan avusturya’daki yahudilere duyduğum nefret benim gibi insanları yok edecek, yaşamak için birazcık hava bile bırakmayacaklar. peki, nereye kaçmalı? dünya bize kapılarını kapatacak, bense yabancı ve düşman olarak hor görüleceğim bir devletin tutsaklığında yaşamayı istemiyorum”. ve savaşa böylesine karşıyken savaşın ortasında geçmiş bir yaşamdan sonra 1943 yılında eşiyle birlikte intihar etmişler. intihar mektubu şöyleymiş: "kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum. bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim. benim lisanımın konuşulduğu dünya, bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum avrupa'nın kendi kendisini yok etmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu. ama hayata 60 yaşından sonra yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı”. en önemli ve benim de en sevdiğim eseri satranç. bu eserden bir kaç satırla beraber hoşçakalın diyorum: " insan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. bekleyip durur insan. hiçbir şey olmaz. insan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür,. hiçbir şey olmaz. insan yalnız kalır. yalnız... yalnız... " ''sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!'' ''bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.''
Satranç
SatrançStefan Zweig · Bilgi Yayınevi · 2016236,6bin okunma
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.