Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

'Şarkıcı Josefine ya da Fare Halkı'
Halkımız Genç nedir bilmez, hele çocukluğu hiç tanımamıştır. Gerçi düzenli aralıklarla bir takım talepler gündeme gelir, çocuklara farklı bir özgürlük, farklı bir koruma sağlanmalı, onlara biraz sorumsuzca, biraz anlamsızca hoplayıp zırlama, oyun oynama hakkı, İşte bu hak tanınmalı ve hayata geçirilmesine destek olunmalıdır; bu tür talepler gündeme gelir ve herkes tarafından derhal onaylanır, bundan daha da fazla onaylanan bir şey yoktur ama bir yandan da gerçek hayatta bundan daha az gerçekleşen hiçbir şey de yoktur, talepler onaylanır, herkes bu yönde bir şeyler dener ama 3 gün sonra her şey eski haline döner. Bizim halkımızda bir çocuk 3-5 adım atmaya ve çevresini biraz tanımaya başladığı andan itibaren tıpkı bir yetişkin gibi başının çaresine bakmak zorundadır; ekonomik sebeplerle dört bir yana dağılarak yaşamak zorunda kaldığımız alanlar çok büyük, düşmanlarımız çok fazladır, dört bir yanda bizi ne tür tehlikelerin beklediğini bilemeyiz, çocukları var olma mücadelesinden uzak tutamayız, bunu yaparsak sonları erken gelir. Elbette bu üzücü sebeplere eklenen moral düzeltici bir başka etken daha vardır; soyumuzun üretkenliği. Kuşaklar-ki her biri bereketlidir- birbirini kovalar, çocukların çocuk olacak zamanı yoktur. Başka ülkelerde çocuklara çok iyi bakılsa da, küçükler için okullar yapılmış olsa da, bu okullardan her gün, halkın geleceği olan bir sürü çocuk akın akın çıksa da sonuçta çıkanlar uzun süre boyunca hep aynı çocuklardır. Bizde okul yoktur ama halkımızdan en kısa zamanda aralıklarıyla muazzam sayılarda çocuk fışkırır, bu çocuklar henüz ıslık çalmazken neşe içinde mızırdanır ve ciyaklar, henüz yürüyemezken yerlerde debelenir ya da yuvarlanır, henüz doğru dürüst görmezken bütün sakarlıklarıyla her şeyi beraberinde sürüklerler; ah şu bizim çocuklar! Üstelik bunlar okullardaki gibi hep aynı çocuklar değillerdir, hayır, sürekli, sürekli yeni çocuklardır, hiç durmadan, peş peşe, bir çocuk daha ortaya çıktığı anda artık çocuk değildir ama onun peşinden, çocukları ve aceleleri yüzünden birbirinden ayırt edilemeyen, mutluluktan pespembe bir yığın yeni çocuk yüzü gelir. Elbette bu ne kadar güzel olursa olsun, başkaları bizi bunun için haklı olarak ne kadar kıskanırsa kıskansın sonuçta çocuklarımıza gerçek bir çocukluk yaşatamayız. Ve bunun da bir takım sonuçları vardır. Hiçbir zaman ölmeyen, kökü kurtulamayacak bir çocuksulluk halkımızın ta içine işlemiştir; en iyi özelliğimiz olan şaşmaz pratik zekânın aksine bazen tamamen aptalca davranır, çocuklarla aynı aptallıkları sergileriz, şuursuz, hesapsız kitapsız, fakat rahat, fazla sorumsuz oluruz ve bütün bunlar çoğu zaman sırf biraz eğlence uğrunadır. Aldığımız keyif tabii çocuklarınki kadar büyük olamaz ama içinde ondan bir şeyler taşıdığı kesindir. Halkımızın bu çocuksuluğundan oldum olası Josefine de yararlanır...
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.