Merhaba.Reşat Nuri Güntekin, favori yazarlarımdan. Dudaktan Kalbe de kendisinden okuduğum dördüncü kitaptı. Hatırlıyorsanız eğer Dudaktan Kalbe de dizisi olan Güntekin eserlerinden.
Hüseyin Kenan, Avrupa'da müzik eğitimi almış, hassas ve sessiz sedasız bir oğlandır. Ta ki müziğiyle batı dünyasında ünlenene kadar. Kenan'ın ünlülüğünden faydalanmak isteyen dayısı Saip Paşa, Kenan'ı İzmir'e davet eder. Orada başlar Lamia, nam-ı değer Kınalı Yapıncak ile tanışması. Kenan ve Lamia'nın aşkıyla İzmir'den Kütahya'ya, Bozyaka'dan İstanbul'a kadar sürükleniyoruz.
Reşat Nuri Güntekin, sen nasıl bir yazarsın be. Lamia'nın yaşadığı tüm o talihsizlikler, Kenan'ın iç dünyası ve kendiyle hesaplaşması... Her biri çok güzeldi. Bir kez daha kalemine hayran kaldım. Kenan'ın müziğiyle harmanlayarak ortaya can yakıcı bir aşk romanı koymuş Güntekin.
Kitabın ismi ise kitapta çok güzel tasvirlere yer vermiş. Sevdayı, dudaktan kalbe inen bir zehire benzetmiş. Şöyle bir alıntı geçiyor bir yerde;
"Fakat bir şaka, bir yalan, bir eğlence gibi başlayan bu sevda bir gizli zehir gibi dudaklarımdan kalbime indi."
Ayrıca Lamia'nın beni yaşadıkları çok etkiledi. Bu talihsizlikler çerçevesinde o zamanki gelenleri, bakış açılarını vermiş bizlere yazar. Bu da Lamia'nın hayatını büsbütün zorlaştırıyor tabii.
Sonu ise kalbimde kocaman bir hayal kırıklığı bıraktı. Yerli yerinde bir sonda olsa üzülmemek, etkilenmemek elde değil.
Almanızı, okumanızı öneririm. Ama Reşat Nuri Güntekin okumaya Acımak veya Yaprak Dökümü ile başlayın derim. Keyifli okumalar.