Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ŞUBAT AYI HİKÂYE ETKİNLİĞİ /"OKUR-YAŞAR"
Sobanın çıtırtıları anlatılmış olandan yola çıkarak, anlatılmamış olanı onaylıyordu... Çünkü titreyen herşey bir parça masum, bir parça sahiplenilesiydi...Bizim olmayanı bile, sarmanın güdüsü, içimizde ki sisin titreyen yüreğiydi...Söz gelimi hırçınlığın titrettiği sesi, bir gözyaşı sahiplenirdi... Babasından korkarak titreyen o tazecik yüreği, uyku sahiplenirdi... Parkinsondan titreyen elleri, hüzünlü bir bakış, soğuktan titreyen elleri ılık bir nefes sahiplenirdi... Sobanın titrek ışıklarını ise yorgunluğa aldırmayan bir sesin ezberinden okuduğu şiir sahiplenirdi...Birazdan o ses kalabalığı, sesini temizleyen küçük öksürüklerle sessizliğe çağıracak ve halıya, masaya, çaya, sobanın çıtırtılarına çevrilen uzun bakışları, kendi ıssız ve zengin doğalarına davet edecekti... Etrafı kitaplarla çevrili bu odaya küçük bir kütüphane denebilirdi, akşamları hasbihal meclisleri kurulur, sobanın etrafına köşeden köşeye döşenmiş divanların tıklım tıklım dolduğu olurdu.Evvelâ bir kitap seçilir, bir anlatıcı kitapla ilgili bildiklerini anlatır, diğer kitap dostları da üzerine sorular sorar, sohbet açılır, serpilir bir ilim dersine dönüşürdü... Kütüphanenin sahibi Ferit Bey, bir eseri okurken, onun günlerce muhakemesini yapar, cümle cümle tetkik eder, âdeta bir laboratuvardaymış gibi titizlikle kelimelerin yapıtaşlarına inerdi. Kendine uzanabileceği mesafede durur, zamanın saçlarını tutuşturan sabahları seyre dalardı... Bütün sonların anlam alıp ağırlaştığı, bütün başlangıçların sonsuz bir gerçeğin içinde yavanlaştığı demdi bu... Duvarları, tavanı ve parkeleri bembeyaz uzunca bir koridorda ritmik adımlarla ilerliyor, asimetrik kubbe şeklinde ki mimariyi hayret ve hayranlıkla izliyordu...Koridorun sonunda sayısız kapı vardı, beyaz ve hayli uzun kapılardan birinden geçti, büyük ve yine her köşesi beyaz bir odanın tam ortasında onun için ayrılmış koltuğa oturdu ve ensesinin arkasına çipe benzeyen metal bir cihaz yerleştirdi, odada ondan başka hiçkimse yoktu.Önünde büyük bir ekran açıldı ve kendinden emin bir hareketle ekranda tuşlamalar yapmaya başladı.Gözleri açık ve tepkisiz bir vaziyette öylece kaldı.Burası sayısız odası olan, her odada bir kitabın saklandığı, veri tabanında sayısız kitabın kayıtlı olduğu dev bir kütüphaneydi... Koltuğa oturup, okunmak istenen kitap seçiliyor, eserle ruhsal bir karışma sağlanıyor, bir anda okur -eserin içinde ki olaylar ve karakterler gerçekmiş gibi- o dünyanın içinde buluyordu kendisini. Gerçeklik algısını değiştiren ve zaman olgusunu altüst eden bu oluşumla, anlatımın içinde istenilen kişinin yerine geçilebiliyordu... Okur eseri canlı kanlı yaşamaya başlıyordu. Kimi okur, tasvir edilen uçsuz bucaksız kırların serinliğini hissedebiliyor, kimisi bir savaşın tam ortasında buluyordu kendisini... Mekânlar, renkler, kokular ve tatlar, okurun algısına göre değişiyor, hiç bir okur diğerinin okurken yaşadıklarını tekrar edemiyordu.Bu her okur için inanılmaz bir serüvendi ve hiçkimse bu içsel similasyonu terkedip gerçek dünyaya dönmek istemiyordu. Kimi zaman bir trende sarsılarak yolculuk edebiliyor, kimi zaman da bir cinayet romanında maktülün yerine ölme duygusunu tadabiliyordu.Bazı okurlar olmak istediği katakterin hüviyetine bürünüyor, iç hesaplaşmalarını uzunca bir süre daha erteliyordu.Bazıları bir çocuğun solgun gülüşlerini taşımanın kendi yaralarına iyi geleceğine inanıyordu.Bazıları cihana hükmeden komutanların miğferlerini taşımaktan onur duyuyor, Bazıları 'ruhunun titrediğini' hissederek, asrı saadetten gelen bir nurun alınlarını sıvazlamasını bekliyordu... Ferit Bey, gözlerini karanlığa açtığında, nerede olduğunu bir kaç saniye algılayamadı.Sobadan gelen çıtırtılar bir anda sırtından gelen keskin ağrı, onu kendine getirmişti.Kütüphanesinde bir sandalye başında uyuya kalmıştı.Bir an o sonsuz ve beyaz koridoru, önünde beliren ve hızla geçen yazıları ve görüntüleri anımsadı ve gülümsedi.Kalktı ve fokurdayan çaydan ince belli bardağıyla bir çay aldı ve raflarda beyaz kapaklı bir kitap aramaya koyuldu...
··
10 görüntüleme
İclâl okurunun profil resmi
Giriş paragrafından itibaren sımsıcak bir şekilde sardı hikayenin huzurlu atmosferi. Kitapların içinde kaybolmak... Aslında biz her kitapta o simülasyonu yaşıyoruz bir nevi. Kapağı kapattığımızda gelen o uyanma hissi... Zihnimizde iç içe geçen sayfalar...Anlatımınız da hikayenin atmosferiyle çok uyumlu ve hoş olmuş. Kaleminize sağlık Eylül hanım 😊
Eylül Türk okurunun profil resmi
Sevgili İclâl, hüsn-ü zannınıza uğramış zarif cümleleriniz için çok teşekkür ederim.Yazarken o kadar çok karakterin yerinde düşündüm ki kendimi hızlı bir dünya turu oldu diyebilirim :)) Siz hangi eserin içinde soluk almayı dilerdiniz bilmiyorum ama ben Resulullah'ı ve ashabı anlatan eserlerin dünyasında bulunabilmeyi çok isterdim, bir hasır üzerinde yalnız seyreden bir bedevi olsam yeterdi bu saadet bana... Huzurla doğrulsun iç sesiniz her lahza...Muhabbetle... :)
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, güzel bir rüya, soba da iyi geldi bu karda kışta. Kitaplarla kalın, teşekkürler katkınız için.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim, zamanınız ve emeğiniz için... :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Liliyar okurunun profil resmi
Okurken sobanın çıtırtılarını duyduğum sıcacık bir odada gibi hissettim kendimi.. Durgun bir deniz gibi huzur veren bir anlatımınız var, kaleminize sağlık. :))
Eylül Türk okurunun profil resmi
Keyifle birkaç dakika geçirdiyseniz, budur bana kalan Sevgili Liliyar, eyvallah :)
Gamze Ö. okurunun profil resmi
Hafif bilimkurgu esintileri de taşıyan bir öykü olmuş:) Elinize sağlık.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Gamze Hanım, zaman ayırıp okumanız bile çok kıymetli benim için :) Murat Bey'in bu ay sönük geçti siteminden sonra gayrete gelinip yazılmış bir hikayeydi. :)Teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.