bazı şeyleri hep geciktirirdim
mesela bir mürekkep balığına, bir bahçe kapısının oymalı demir parmaklığına
saatlerce baktığım olurdu, orkideler satılan bir dükkanın
önündeki çiçek artıklarına
bir bira çekme makinesine, ne bileyim
yazısız bir kağıda günlerce baktığım olurdu
ve yıllarca bir saplantıya
giderek bakmanın tam kendisi olurdum. yani ben
bakmanın düzlüğü ve hiçliği ve sonrasızlığındaki şey
olurdum ki, başkalarını hiç mi hiç ilgilendirmeyen
yapayalnız bir ben kurardım
yapayalnız bir ben kurardım ve kedi
salona girerdi birden, başlama saatini
bir o somutlardı sanki.