Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yaratmanın gayesi ve varlık âleminin mayası sevgidir diyen Mevlânâ, Allah'ın İlahî aşk olduğunu söyleyerek, Ondaki Varlık-değer birliğine işaret eder. “Her şey mâşuktur, âşık bir perdedir. Yaşıyan maşuktur, âşık bir ölüdür.... Sevgilinin nuru önde, artta olmadıkça ben nasıl Önü, sonu idrak edebilirim?" (Mevlânâ, 1966 l: 30, 32). Mevlânâ insan ve Tanrı arasındaki mesafeyi kapatacak yegane gücün de sevgi olduğunun altını çizer. Zira aşk denizleri çömlek gibi kaynatacak, dağları kum gibi ufalayacak, gökleri parça parça edip yeryüzünü titretecek güce sahiptir (Mevlana, 1966 V: 27 35). Tanrı'nın insana yaklaşması refleksiyonla değil, insanın ahlâken yetkinleşmesiyle ilgilidir. Zira tıpkı Mevlana'nın, Hz. Yusuf'a arkadaşının hediye olarak hiçbir şey veremeyeceğini, çünkü ihtiyacı olmadığını, ancak güzelliğini seyredebilmek için sadece bir “ayna” hediye edilebileceğini söylediği hikayesinde olduğu gibi, Allah’ın da her şeyi var, kul Allah'ın huzuruna, Yüce Sevgili’nin kendini görmesi için parlak bir ayna yani arınmış bir gönül götürmelidir (Mevlânâ, 1994: 27358; 1966 l: 3192). Çünkü gönül kirden, süsten temizlenirse, Hak güneşinin nuru orada parıldar. Böylece de gönül aynasında hem eseri hem de eseri yapanı görmek mümkün olur. Dahası hak güneşinin karargâhı gönüldür. Çünkü ondan bir şey vardır, gönülde. Nitekim Mevlânâ, Işık, yüz binlerce şey görse de, Kendi aslından olmayan yerde karar etmez (Mevlana, 1965: 39). diyerek bu gerçeğe işaret eder.
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.