Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

446 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Spinoza Problemi
Irvin Yalom'dan harika bir kitap: Spinoza Problemi. Bir tarafta 16. yüzyıl Hollanda'sında Bento Spinoza diğer tarafta 20. yüzyıl Almanya'sında Albert Rosenberg. Biri, dini bağnazlıkla mücadele etmiş diğeri tarihi bağnazlığın içinde yer almış iki figür. Yalom bu iki kişiyi bizlere anlatırken, onların fikir dünyalarının oluşum sürecine de değinir. Kabalalık içinde anlaşılmama, yalnızlık ve bunun getirdiği iç sıkıntıları da dile getirir. Peki, Rosenberg ile Spinoza'yı niçin bir kurgu içinde anlatma gereği hissetmiş? Çeşitli sebepler sayılabilir. Örneğin: Dışlanmışlık, yalnızlık, anlaşılmama. Kitabı okuyan kişi farklı şeyler de çıkartabilir. O yüzden kişisel algılama ve anlama durumuna göre değişkenlik gösterir. Niye başkası değil de Rosenberg seçilmiş diye bir soru daha çıkabiliyor? Acaba yine burada da dışlanmışlık, yalnızlık, anlaşılmama mı etken? Rosenberg'in zihin hocası olan Houston Stewart Chamberlain'den bahsedilir. Yazdığı kitabın popülerliğinden bahsedilir ve 'ikna edici bir dille yazıyor. Ve eğitimsizleri etkiliyor (s.44)' diyerek bir durum değerlendirmesi yapar. Rosenberg'in duygu dünyasına adım atılır. Annesi ölmüş, babası hasta, abisi hasta bir çocuğun yalnızlığı. Chamberlain'in, hamasi düşünceleri Rosenberg'in alt yapısını oluşturur. Chamberlain'in okur profili deşilir. Bir kitap nasıl olurda bu kadar popüler olur? Bunun arkasındaki etkenler neler? Ne içeriyor? Rosenberg ve buna benzer kişilerin olgunlaşmasında ne kadar etkili oldu? Okur kitlesinin genel profili nasıl? Okur kesimin ruh hali nasıl? Yahudi düşmanlığını yok etmek ya da azaltmak için neler yapılabilir? Hep kötülük üzerine düşünen bir zihne, iyilerin de olacağı nasıl inandırılır? Rosenberg'nin niçin Goethe'nin hayatını okuması istenir. Goethe'nin Rosenberg için önemi ne idi? Rosenberg'in büyük Alman dehası olarak kabul ettiği Goethe nin fikir dünyasında Spinoza'nın yeri ne idi? Rosenberg'in Goethe den, Goethe'nin de Spinoza dan etkilenmesini anlatılır. Düşünce akar, zihnini temizlemeye çalışır. Goethe gibi 'üstün bir ırka sahip kişinin, Spinoza gibi düşük bir ırktan kişinin, 'etik' görüşlerini benimsemesi ve hatta daha da ileriye gidip bir yıl boyunca her an birşeyler öğrenebilmek için o kitabı cebinde taşımasına bir anlam veremez. Zihninde sorgular, ama zihnin diğer kısmı 'sorgula', 'reddet', diyerek bir an da olsa o derin sorgulamayı reddeder. Spinoza geleneği sorgular. İtiraz eder. Başka yollar arar. Rosenberg, geleneksel düşünceye itaat eder. Sorgular gibi gözükür ama sorgulamaz. Araştırır gözükür ama yine gelenekselden vazgeçmez. Roman mı? Değil. İnceleme mi? Değil. Felsefe mi? Değil. Din mi? Değil. Hepsini içinde barındıran roman formunda yazılmış bir kitap. Parçalardan bütüne ulaşmak yani tümevarım da denilebilir. Ayrı ayrı parçalar yapboz gibi birleştiğinde çıkan görüntü gibi. Bir bütün içinde gerçekler de var. Ama okuyucunun daha iyi kavraması ve anlayabilmesi için canlandırma yapılarak kişiler karşılıklı konuşturulmuş. Felsefe, mantık, sosyoloji gibi kitapların genelde zor, anlaşılmaz metinler olduğuna inanılır. Yalom, burada bizleri düşünce yolculuğa çıkartıyor. Ayrıca peşine Rosenberg'i de ekleyerek bir kurgu oluşturuyor. Klasik biyografi kitabı değil. Sadece olaylar belli bir sıra içinde arka arkaya verilmiş. Dini, siyasi, kültürel, tarihi fikir bağnazlıklarının toplumları birbirine düşürebileceği gibi insanları da yalnızlığa sevk edebileceğini göstermesi açısından dikkate değer ve önemli bir çalışma. Toplum, cemaat, örgüt, kulüp bağlantılarının çok güçlü olduğu yerde dışlanan insan, yalnızlığa itilmişken, iç dünyasında da bunun derin acılarını yaşar. Yalom, hem psikiyatr olarak hem de kitaplarıyla bu kitabın içinde yer alır. Spinoza'nın içinde yaşadığı felsefe: Araştırma, zihin açma, sorgulama, yeni ufuklara yolculuk olurken; dogmaya yer vermez. O yüzden dışlanır, reddedilir. Felsefesi var. Sorgulamadan gerçeğe ulaşılamayacağını bildirir. Niçin, neden, nasıl, nerede, ne zaman gibi sorular sorar. 'Böyle'dir, 'bu şekilde' gibi düşünceleri lügatında barındırmaz. Rosenberg de Spinoza gibi ikilem yaşar. Spinoza kendi toplumundan dışlanmış, yalnızlığa itilmiş. Rosenberg ise kökenini reddetmiş, reddettiği kökenine düşman olmuş. Spinoza dini mi reddediyor diye bir soru ortaya atılabilir. Spinoza'nın anladığı ve anlattığı din neyi içerir? Tek Tanrılı dinlerden çok Tanrılı dinlere dönüş mü yoksa onun tasavvurundaki din, Tanrı inancı nasıl? Bu bilgiler kitabın içinde serpiştirilerek bir bütüne ulaşılır. Çoğu kişi belki de zor diye bu kitabı okumamış olabilir ama roman tarzında bir anlatım ile hem kişiler hem olaylar hem düşünceler rahat bir şekilde anlaşılabiliyor. Açıkcası Yalom bu zor mevzuları çok da güzel bir şekilde anlatmış. Yani zor konular da kolay bir şekilde de anlatılabilir, bu kitapta onun örneğidir. Gerçek, hayal iç içe. Spinoza'nın kitaplarından hareketle derine, iyice derine inip, karşılıklı anlatımla kurgu daha anlaşılır hale gelmiş. Dönemleri yansıtması bakımından da güzel. Bir belgesel, dizi olarak çekilebilecek kadar etkileyici anlatıma sahip. Yalom, önsözde Spinoza'yı hep yazmak istediğinden bahseder. Sebebini de şu şekilde ifade eder: Yahudi olduğu halde niçin Yahudiler tarafından dışlanmış? Ayrıca Hıristiyanlar tarafından da niçin kabul edilmemiş? Bu dışlanmışlığın sebebi nedir? Yalom, çeşitli sorular eşliğinde bir araştırma yapar. Ama çok fazla kaynak olmamasından dolayı yaşadığı sıkıntılardan da bahseder. Kronolojik anlatım yok. Bir taraftan Spinoza'yı diğer taraftan Rosenberg'i anlatır. Daha 24 yaşındayken Yahudi cemaati tarafından afaroz edilmiş ve bunun sonucu olarak da ailesi dahil hiç bir Yahudi'yle görüşememiş; yalnızlığa itilmiş bir kişi olan Spinoza'yı bize tanıştırır. Yalnızlığa ve dışlanmışlığa giden yolu tarif eder. Yalom, "Spinoza Müzesi'ni rehber eşliğinde dolaşırken konunun kafasında canlandığından bahseder". Nazilerin bu müzeyi yağmalaması ve bu işin başında ise büyük Yahudi karşıtı Alfred Rosenberg'in olmasını anlatır. Spinoza Problemi ne idi? Nazilerle arasındaki bağ ne idi? Niçin bu konuyla ilgilenmişler? Yalom'u, kitap yazmaya teşvik eden en önemli sorun ne idi? Alfred Rosenberg kim idi? Nazilerin onlarca kitabı yaktığı bir ortamda Spinoza'nın kitaplığı neden ve kimler tarafından nereye taşınmıştı? gibi çeşitli sorular eşliğinde dünden bugüne gelen bir fikir jimnastiği sunuyor. Yalom'nun anlattığı Spinoza ve Rosenberg hikayesi, bir dini inanış, siyasi düşünce ve felsefenin katı bir şekilde uygulanmasının insanları nereye sürükleyebileceğini de gösterir. Spinoza, çevresinde yaşadığı ya da gördüğü dini, kültürel bağnazlığa tepki göstermişken; Rosenberg, bağnazlığın içinde kendini bulmuş, yetiştirmiş ve ona inanmıştır. Dini inanışın ya da dogmanın kesinkes emirlerine itiraz edenle; siyasi, tarihi inanışa dogma derecesinde inanan bir kişinin yaşamlarına odaklanıp bunları hem ortak hem de zıt yönlerine değinerek bir yolculuğa çıkartıyor. Yalom, zor konuyu bilinmeyeni bilinir kılmak yolunda yaptığı anlatım, kitabın içeriğinden korkulmayacak kadar sarihtir. Yalom, Rosenberg'in Goethe'yi sevmesini, Goethe'nin de Spinoza'yı sevmesini anlatır ve ortaya çıkan ikilemden bahseder. Zihinsel olay anlatımları haricinde, duygu, gelenek ve kültür de kitabın kendine yer edilir. Spinoza, içinde bilen, gören, duyan, okuyan birisi ama dışarıda düşüncelerine ket vurulmaya çalışılan biri olarak; Rosenberg ise içinde bilen, gören, duyan, okuyan birisi ama dışarıda düşüncelerini ifade etmekten de çekinmeyen birisi olarak, fikrini olduğu gibi anlatmaya çalışır. Yalom güzel bir şekilde konuyu irdelemiş. Bize hem Spinoza'yı hem Rosenberg'i hem onların yaşadığı dış dünyayı hem de iç dünyalarına değinmiş. Birini din ile diğerini tarih ile siyasetle irdelemiş. Benzer yönleri olsa bile ikisi de bir 'inanç' ortamında kendilerini bulmuşlar. Yalom bizim için bunları yeniden üretmiş (imge) ve sunmuş. Dünyada ki herşey aynı özün yani Doğanın veya Tanrı'nın parçasıdır ve istisnasız her şey doğa kanunlarının ışığı altında kavranabilir (S.262) diyerek Spinoza'yı anlatmış. Spinoza'nın Yahudi kökenli olmasına rağmen kutsal kitabı ve hahamları sert bir şekilde eleştirmesi; kutsal metnin içinde insan elinden çıkmış ögelerin bulunduğunu ve kutsal olamayacağını ifade etmesi, daha sonra olacak olayların da fitilini ateşler. Kendi cemaatinden dışlanır. Daha sonra bir kurul kararıyla dinden de atılır (aforoz edilir). Rosenberg ise, inandığı düşüncenin iktidara gelmesine sevinerek, çocukluktan itibaren beynine kazınan o bağnazlığın uygulamasını sağlamış. Yalom bu ikiliyi ele alırken epey incelemiş, derinliğe inmiş. Bir 'dava' ve ondan vazgeçmeyen iki kişinin şahsında sistem, din, anlayış, kültür sorgulaması yapar. Ölümlerine kadar 'davalarına' ihanet etmeyen, kendi doğrularından dolayı yılmadan ölüme koşan düşünceyi anlatmaya çalışır. Nazi Almanya'sının fikir dünyasına bizi yolculuğa çıkartır. Öyle güzel bir anlatım ki, sanki film izliyormuşsunuz gibi olayları size anlatır. Film kareleri gözünüzün önünden geçer. Rosenberg, Almanya, Hitler'in yükselişi, Alman milliyetçiliği ve savaştan mağlup çıkan Almanya'nın dışlanmışlığı. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılan ve Versay Anlaşmasıyla Almanya'yı boyunduruk altına alan galip devletlerin uyguladığı siyaset sayesinde Almanya içerde derin siyasi ve ekonomik krize girer. "Dün dört sosis alınan yüz bin markla, bugün üç sosis alınabiliyor (s.296). Ekonomik olarak çökertilmiş bir toplum, bu ıstıraptan, bu mahcubiyetten, bu boyunduruktan kurtulma mücadelesi vermek ister. Hitler'in çıkış noktalarından biri de bu idi. Ey alman halkı, siz bu kötülüğü hak etmiyorsunuz söylemi. 1923 yılında hükümete karşı darbe yapmakla suçlanan Hitler ve ekibi mahkemeye çıkartıldığında suçlamaları reddedip hafif cezalar almalarına karşın, sadece Hitler'in " Eğer Alman ulusunun yüce görkemini yeniden tesis etmeyi istemek ihanetse, ben suçluyum (s.322)". Etkileyici, dikkat çekici bir tonla 'ihanet' suçlamasını kabul etmesi sebepleri sıralanır. Hitler mahkeme heyetini bile etkiler. İlerde 'Önder' ve 'Führer' olacak kapıyı aralar. Onları bedenlendirip, yanlarına gider. Kah yan yana oturur, kah karşı karşıya oturup, sohbet eder. Onlarla konuşur. Yalom, psikiyatr olarak Spinoza ve Rosenberg'in ağzından olayların anlaşılması için sorular sorar. Tarih, siyaset, kültür, coğrafya, din canlanır. Dış mekanda bunlar olurken iç mekanda kişilerin bunlardan dolayı yaşadıkları travmalar, yalnızlık, dışlanmışlık anlatılır. NOT: Kitabın içinde - yemek isimleri hariç- Almanca kısımların Türkçeye tercüme edilmemesi hoş olmamış. Örneğin, Almanca "Herr" demek, Türkçede "Bay" anlamına gelir. "Herr Rosenberg yani Bay Rosenberg. Almanca bir terim değil o. Yine örneğin, "Ja, Ja (s.303)". Bu da Türkçeye " Evet, Evet" olarak çevrilebilirdi. Sonuçta o dile ait özel bir kavram değil. Türkçe Evet, İngilizce Yes, Almanca Ja. "Volk (O zaman Volk'un……) Volk, halk,millet, ulus demektir. Hatta araba markası bile var. Volkswagen (halk arabası). "Mein Führer….?" "Volk'a, Völkish….Reich….? Vb. yerlerin de tercüme edilmesi lazım. Not: Tavsiye ederim. 16-28/ Ocak /2019 tarihleri arasında okunup, 2 / Mart / 2019 tarihinde bu siteye yazısı eklenmiştir. Burada yazmaya çalıştığımdan çok daha fazlası kitabın içinde mevcut.
Spinoza Problemi
Spinoza ProblemiIrvin D. Yalom · Kabalcı Yayınevi · 20131,813 okunma
··
357 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.