Ölüm üzerine düşüncelere dalıp derin kuyular içinde dolaşmaya başladığım andan itibaren hayatın asıl gayelerinden birinin de ölümü güzelleştirmek olduğu fikri bir kurtarıcı gibi yardımıma koşardı. Arkamdan beni hatırlayanların tebessüm ettikleri, içten dualar gönderdikleri bir hayat bırakmak istiyordum. Ölümümle birlikte kapanmayan, kıyamet gününe kadar açık kalacak olan bir hesap defteri oluşturmayı düşlüyordum. Bunun için de ölümümü güzelleştirmeliydim. Ölümümü güzelleştirmenin yolu da hayatımı güzelleştirmekten geçiyordu. Birçok kişi hak ve adalet uğrunda ölmeyi kutsasa da ben asıl zor olanın hak ve adaleti gözeterek yaşamak olduğunu düşünüyordum.
Asıl zor ve başarılması gereken yaşamaktı; ölmek değil.