Öncelikle kitap isminin kökenine değinecek olursak; Ecce Homo (Latince: "İşte İnsan") dövülmüş, bağlanmış ve dikenlerle taçlandırılmış İsa'yı öfkeli ve nefretli kalabalığa sunan Pontius Pilatus tarafından İsa'yı kastederek söylenmiş vurgulu cümle. Bu çarmıha gerilmeden kısa süre önce yaşanmıştır. Bunun yanısıra kitap; ''Kişi nasıl kendisi olur'' şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Nietzsche her zaman ki üslupla başlıyor kitaba;
-Gerçeğin peşinden koşun.
-Sığ düşüncelerden kurtulup özgür olun..vs
Lakin; Roman diye geçen kitap aslında ''garip'' bir otobiyografi şeklindedir. Malum hastalığa yakalanmadan kısa süre önce yazmıştır. İçerik olarak her satırda ego, kibirli; Uslüp olarak ise sert ve saldırgan bir tavır takınmıştır. Misal, bknz:
-bölüm başlıkları;
- Neden bu kadar bilgeyim?
-Neden bu kadar akıllıyım...
Hayatta en sevmediğim özellikler Nietzsche'de toplanmış desem yeridir. Bunlardan en kötüsü: ''FAŞİST'' olmasıdır. ''Ben safkan bir Polonya soylusuyum, bir damla kötü kan yok bende, çok az Almanda olduğu gibi" Sözlerinin yanı sıra meşhur kitabının neredeyse %35 lik kısmını ''kadınlara, yahudilere,almanlara,inanç sahibi herkese(başta hristiyanlık), ve sevmediği tüm insanlara'' hakaret ederek doldurmştur..
Kİtabında yeni putlar yaratmayacağım ben der ama birçok bölümünde kendini de bir model gibi sunar. Tanrı modeline bürünmüştür"de denilebilir. Dahası kendi geçmişi ile barışık olmadığını, ırk kavramına hassasiyet gösterip kendisin farklı bir milletten göstermeside (yalancılık) cabası..
Evet , Üstad Nietzsche'yi bu kadar övdükten sonra kitap hakkındaki şahsi yorumuma geçecek olursam; Sıkılmadan okuduğum, yer yer güldüğüm, önemli tespitlerini belirleyip alıntı paylaştığım ve son olarak diğer kitaplarından ayıramadığım kitaptı.
Kısacası; okuyun ama pek itibar etmeyin...