Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

4.bölüm * Mutualist, kommensal, patojen ya da parazit gibi etiketler, sabit kimlik kartları değildir. Bu terimler daha çok aç, uyanık ya da canlı olmak gibi varoluş durumlarına veya işbirliği yapmak, kavga etmek gibi davranışlara benzer. İsimlerden çok, sıfat ve fiildirler; iki ortağın belirli bir zaman ve mekanda birbiriyle nasıl ilişkilendiğini tarif ederler. (…) Yerleşimin önemli olduğunu unutmayın: Mikroplar, bulundukları yere göre faydalı müttefik ile ölümcül tehdit olmak arasında gidip gelebilirler. O yüzden birçok hayvan, mikrop bahçelerinin etrafını duvarla çevirmek için gerçek bariyerler kurar. (…) Böcek türlerinin yaklaşık beşte biri, simbiyontlarını bakteriyosit denen özel hücrelerin içine almıştır. Bakteriyositler, farklı soylarda defalarca evrimleşmiştir. Bazı böcekler onları diğer hücrelerinin arasına yerleştirir; bazılarıysa bağırsaklardan üzüm salkımına benzer kümeler şeklinde dallanan, bakteriyom dediğimiz organlar halinde bir araya toplar. Kökenleri ne olursa olsun hepsinin işlevi aynıdır: Bakteriyel simbiyontları barındırmak ve kontrol etmek; diğer dokulara yayılmalarını önlemek ve onları bağışıklık sisteminden saklamak. (…) Kanser, bir hücrenin vücudun kurallarına karşı geldiği bir hücresel isyan hastalığıdır. Hücre kontrolsüzce büyüyüp bölünerek, konakçının hayatını tehlikeye atan tümörler oluşturur. İnsan hücreleri aslında aynı hayvanın parçasıyken bunu yapabiliyorsa, konakçısı olan karıncadan hâlâ ayrı bir organizma olan Blochmannia gibi bir bakterinin de aynısını yapabileceğini düşünmek hiç de zor değil. O da kontrolsüzce çoğalan, karıncanın kendisi için ihtiyaç duyduğu enerjiyi emen ve uzak durması gereken hücreleri istila eden simbiyotik bir kansere dönüşebilir. Böcekler, bakteriyositlerle bunun önüne geçebilir. Besin maddelerinin bakteriyositlere girişini kontrol ederek, bakterileri kira şartlarını ihlal eden ve zaruri faydaları sağlamayan hilebaz simbiyontlara dönüşmekten alıkoyarlar. (…) Önlemek, bizim gibi omurgalı hayvanlar için daha zordur. Herhangi bir böceğe göre çok daha büyük bir mikrop konsorsiyumunu kontrol etmek, üstelik bunu BAKTERİYOSİTLER OLMAKSIZIN yapmak zorundayız. (…) Birçok bilimci, patojenleri savuşturmanın sadece bir ikramiye olduğunu düşünüyor. Bağışıklık sisteminin asıl işlevi, yerleşik mikroplarımızla olan ilişkimizi idare etmektir. Savunma ve yok etmeden çok, denge ve iyi yönetimle ilgilidir. * Bekçilerin işsiz olduğu tek dönem, hayatımızın mikrobiyolojik açıdan boş sayfa olduğu başlangıç dönemidir. İlk mikropların yenidoğanın vücudunda kolonileşmesini sağlamak için özel bir bağışıklık hücresi sınıfı, vücut savunmasının geri kalanını BASKILAR. Bu yüzden bebekler, hayatın ilk altı ayında enfeksiyonlara karşı savunmasızdır. Hassas olmalarının nedeni, yaygın kanının tersine, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN HENÜZ OLGUNLAŞMAMIŞ OLMASI DEĞİL, mikroplara serbest geçiş izni verdiği bu dönemde KENDİ KENDİNİ BASKILAMASIDIR. * Süt, memelilerin mikroplarını kontrol etmesini sağlayan en şaşırtıcı yollardan biridir. (…) Her memeli anne, bebeğini, kelimenin tam anlamıyla KENDİ VÜCUDUNU ERİTEREK yaptığı ve meme başından salgıladığı beyaz sıvıyla besler. (…) İSO’lar (insan sütü oligosakkaritleri), laktoz ve yağların ardından insan sütünün en büyük üçüncü bileşenidir ve […] zengin bir enerji kaynağıdır. FAKAT BEBEKLER ONLARI SİNDİREMEZ. (…) Bu şekerler, mide ve bağırsaklardan zarar görmeksizin geçip, bakterilerimizin çoğunun yaşadığı kalınbağırsaklarımıza ulaşır. Bunlar ya aslında bebekler için değil de, mikroplar için besin kaynağıysa? (…) Ekip 2006’da şekerlerin seçici olarak B.infantis denen belli bir alt türü beslediğini buldu. Bu bakteri, onu İSO’larla beslediğiniz sürece, diğer bağırsak bakterilerine üstün gelecektir. (…) B.infantis boğaz tokluğuna çalışır. İSO’ları sindirirken, bebeğin bağırsak hücrelerini besleyen kısa zincirli serbest yağ asitlerini açığa çıkarır. Dolayısıyla ANNELER MİKROBU, MİKROP DA BUNUN KARŞILIĞINDA BEBEĞİ BESLER. Ayrıca B.infantis doğrudan temas yoluyla bağırsak hücrelerini, hücreler arasındaki boşlukları mühürleyen yapıştırıcı proteinler ve bağışıklık sistemini kalibre eden iltihap karşıtı moleküller yapmaya teşvik eder. Bu değişiklikler sadece ortamda İSO’lar varsa gerçekleşir; onun yerini laktoz alırsa, bakteri hayatta kalır ama bebeğin hücreleriyle herhangi bir diyaloğa girmez. POTANSİYEL FAYDASININ TAMAMINI YALNIZCA ANNE SÜTÜYLE BESLENDİĞİNDE SERGİLER. BENZER ŞEKİLDE, ÇOCUĞUN SÜTÜN SUNDUĞU NİMETLERDEN TAM ANLAMIYLA FAYDALANABİLMESİ İÇİN ORTAMDA B.İNFANTİS BULUNMALIDIR. O nedenle, […] David Mills, B.infantis’i memede yapılmamasına rağmen sütün bir parçası olarak görüyor. İnsan sütü, diğer memelilerin sütünden farklılığıyla dikkat çeker; içerdiği İSO tipleri inek sütündekinden beş kat, miktarıysa yüzlerce kat fazladır. Şempanze sütü dahi, insan sütünün yanında fakir kalır. Bu farkın nereden kaynaklandığını kimse bilmiyor ama Mills’in birkaç iyi tahmini var. Bunlardan biri, bizim boyutlarımızdaki bir primat için büyüklüğüyle nam salmış, yaşamın ilk yılında olağanüstü hızla büyüyen beynimizle ilgili. Bu hızlı büyüme kısmen, İSO’larla beslenen B.infantis’in salıverdiği kimyasallardan biri olan siyalik asit adlı besleyici maddeye bağlıdır. Bu bakteriyi iyi besleyerek, annelerin daha zeki bebekler yetiştirmesi mümkün. * Notlar: -- Bunlar içinde en önemlisi immünoglobülin A ya da IgA denen antikordur. Bağırsaklarda bu antikordan inanılmaz fazla miktarda -her gün bir çay kaşığı kadar- üretilir. Ancak IgA'nın tek bir biçiminin seri üretimi söz konusu değildir. Antikor daha çok her biri farklı bir mikrobu tanımak ve etkisiz hâle getirmek üzere tasarlanmış, ince farklılıklar gösteren sonsuz çeşitlilikte zanaat işi bir moleküldür. Bağırsaklardaki bağışıklık hücreleri, askerden arındırılmış bölgedeki mikroplardan örnekler alarak, en yaygın türleri hedef alan geniş çeşitlilikte IgA molekülleri üretebilir. Sonra da bu antikorları yerel mikropların üzerini kaplayan mukusun içine bırakarak, onları hareketsizleştiren bir örtü oluşturur. Bu sistem o denli etkilidir ki, bağırsaklarımızdaki bakterilerin yaklaşık yarısı IgA'dan oluşan deli gömleklerinin içinde eli kolu bağlı kalır. Mikrop toplulukları değiştikçe, onları alıkoymak için gönderilen IgA çeşitleri de değişir. Mükemmelen esnek ve uyum gücü yüksek bir sistemdir.
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.