Neyi kaybettiğini hatırla!
Evet sen,bu hitabın muhatabı,bu topraklarda geçmişini reddetsen de,bilinemezlerle çevrili olduğun hissine kapılsan da,yahut bildiğini zannettiğin şeyi yaşamaktan uzak olsan dahi neyi kaybettiğini hatırlamadan bulamayacaksın o kaybettiğin şeyi...
Buna ruh diyorum ben,edep diyor anadolunun bozkırında her gün soğuk bir tas su ve birkaç parça soğan ekmeğe alın terini katık yapan adam.Üniversitede İlahiyat okuyan da felsefenin dehlizlerinde arama uğraşında,bir de koca akademisyenler var ben hakikat arayıcısıyım diye bir takım fikirlerle öğrencilerini çevreleyen.Medresede okuduğu nahiv kitabının mütaalasını düzgün yapmayan talebe de Nietzsche okumakla kaybettiğini bulma düşüncesinde,yanı başındaki 20 bin ciltlik kütüphanedeki Kurtubi tefsirinin sayfalarında aramamış hiç bir zaman hakikati.
Bilmem hangi denizin kıyısında melankolikleşmiş ve aklı talan edilmiş genç adam da hakikatin izini sürdüğü iddiasında.
İsmet Özel'in tanıdığımız şairlik sıfatına aykırı bir deneme kitabı olan ve bir takım politik,sosyolojik meselelerle çevrili,siyaseti de elen alan bu kitabına böyle bir inceleme yapmamın altında aynı anda kendi sesinden 'karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak' şiirini dinlediğim hakikati yatıyor aslında.
Kitabı incelemiş sayılmasam da anlaşılması için bir iki cümle ile bitireyim incelemeyi:
İsmet Özel'in kendisine verilmiş köşesinde günlük olarak kaleme aldığı gazetede yayınlanan yazılarından oluşan kitap çok mühim siyasi tespitleri ve tabi teklifleri de barındırıyor içerisinde.
Türkiye'de Allah sıhhat versin sağlıklı düşünebilen ve taviz vermeden Müslümanca görüşünü koruyan nadir adamlardan İsmet Özel.
Anlaşılmayan yahut yanlış anlaşılan söylemleri içerisinde yanlış anlaşılmaya müsait birçok ifadesi olsa da bu görüşlerinde hatadan hali olduğu manasına da gelmez elbette.
Ben onun Müslüman ve taviz vermez Şairliğine gıpta ediyorum.
Şiirin yaşayan mihenk taşı Allah sana sıhhat versin.