Şimdi düşünüyorum da: O günlerde bir öğle sonrasında Kutlu'nun terasında hafif bir şekerlemeye dalıp, Atatürk Bulvarı'nın bugünkü manzarasını rüyamda görebilseydim acaba ne yaparım? Korkunç gürültü ve sıkışıklık içinde aralıksız geçen arabalar, bozuk ve dar kaldırımlardaki akıl almaz karışıklıkta her çeşit insanın kaynaştığı ve itiştiniz birbirine düşman kesilmiş kalabalığın iki yanında yükselen on katlı beton ve cam duvarların bir kanyona çevirdiği bu caddede kuş veya böcek sesleri yerine işportacı çığlıkları işitilen o kabustan kombilin Nasıl dehşetle uyanır ve yerimden fırlardım.