Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Sadizm’in isim babası olan Marquis De Sade’in başyapıtı sayılan eseri. Kitabın kurgusu, 15 yaşındaki bir kıza libertenlik eğitimi verilmesi üzerine inşa edilmiş. Hem pratik, hem teorik olarak ele alınan bir eğitim sürecini içeriyor. Pratik ve teorik eğitim süreçlerini ayrı ayrı incelemek gerek, çünkü hiçbir bağlantısı yok. Konu, kurgu ve karakterler açısından çok da incelenebilecek ve yorum yapılabilecek bir kitap değil öncelikle. Pratik eğitimin verildiği kısımlar açısından, erotik edebiyatın en önemli yazarlarından sayılan bir adam için oldukça vasat geldi anlatımı. Bu kitap, hedonist bir yazarın cinsel eğilimlerini, fantezilerini ve sapmalarını haklı çıkarmak amacıyla, hangi noktalara ve düşüncelere dayandırdığı hakkında bir deneme olsaydı da hiçbir şey değişmezdi bana göre. Hatta ikisini ayırsaydı daha iyi bile olurdu. Özellikle 20. ve 21. yüzyılda reklam, dizi ve film yapımcılarının değişmez metodlarından biri olan “seks satar” kafasında bir adam olmadığından, Sade, kendini zindanlara atan, akıl hastanelerine kapatan zihniyeti daha da rahatsız etmek amacıyla mı pratik ve teorik kısımları birleştirdi acaba, diye düşündürdü. Diğer kitaplarını okumadan kesin bir yargıya varmak istemesem bile, başyapıtı sayılan bu kitaba bakarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, adamın yazım konusunda vasat olduğu bir gerçek. Kitap baştan sona, ‘seks yapalım, soluklanırken de felsefe yapalım’ şeklinde ilerliyor. Ama seks kısımları, içine girilen durumlar, o durumların içine giren kişilerin arasındaki ilişkiler ve bizim önce ya da sonra, kendi kendimize ya da genellikle aile ve toplum tarafından edindiğimiz, edindirilen doğrularımız ve yanlışlarımız açısından rahatsız edici geliyor. Sade’in anlatımının başarısı yüzünden değil. Hatta zaman zaman anlatım ve diyaloglar, içine girilen durumlara rağmen güldürdü. Teorik kısımlarla ne bir bağlantısı var ne de en ufak bir katkısı. Kurgu denen bir şey yok. Karakterler için sığ demek bile iltifat olur. En ufak bir derinlik yok. Karakterlere isim vermek yerine ‘Penis 1 ve 2’ ve ‘Vajina A ve B’ demek bile yeterli olurdu. Herkes aynı fikirde, herkes olan bitenden oldukça memnun. Herkes aynı anda boşalıyor ve orgazm oluyor. “Bahçıvan aşçıya, aşçı uşağa, sonra hepsi uşağa” hikayesinin tam karşılığı hatta daha fazlası mevcut olaylarda. Karakterlerin sadece biri değil, cinsiyet fark etmeksizin hepsi birden Sade ve tüm karakterler üzerinden fiziksel olarak değil, zihinsel olarak boşalıyor sayfalara. Teorik kısımlara ise tamamen hedonizm felsefesi hakim. Dinini hedonizm, tanrısını ise doğa belleyen De Sade’in diğer din, tanrı ve ahlak konusundaki fikirleri ve bu fikirleri dayandırdığı noktalar ele alınıyor. Sade’in bakış açısına göre başkaları tarafından sapkınlık, ahlaksızlık diye nitelendirilen bütün görüşleri, fikirleri ve hareketleri ona doğa tarafından verilmiştir. Asıl bunlara sırtını dönmek ve olmadığın biri gibi davranmak en büyük ahlaksızlıktır. De Sade hakkında bence sıklıkla düşülen ve onu günah keçisi hâle getiren yanılgı ‘Sadizm’in kurucusu’ tabiridir. De Sade, ortaya yeni bir şey ya da fikir koymamıştır. Din ve Tanrı hakkında görüşleri de zerre yeni bir bakış açısı ya da fikir kazandırmadı bana. Ayrıca bu kitapta sapkınlık, ahlaksızlık ve şeytanlık olarak görülen her fikir ondan çok daha önceleri ya da onunla aynı zaman diliminde farklı coğrafyalarda normal görülmüş ve uygulanmıştır. De Sade, bu kitaptan sonra, bütün aşırılıkları bünyesine ve zihnine toplamış ve bunları kimseden korkmadan ortaya koymuş sıradan biri oldu benim için. Zindana atıldığında dahi fikirlerinden ya da olduğu kişiden vazgeçmemesi (zindanda dışkısıyla duvarlara yazdığı söylenir) ve bunu dile getirmedeki cesareti nedeniyle sadizme isim babalığı yapmıştır. Fikir babalığı değil. “Kötülük ve erdem sözcüklerinin bize yerel fikirler dışında bir şey vermediğine şüpheniz olmasın Eugénie. Aklınıza gelecek birkaç tanesi dışında gerçekten suç sayılabilecek hiçbir eylem yoktur. Hiç kimse de gerçekten ahlaklı sayılmaz. Hepsi içinde yaşadığımız koşullarla ve bağlı olduğumuz yöntemlerle alakalıdır. Burada suç teşkil eden bir şey genellikle birkaç yüz fersah aşağıda erdem olarak kabul edilir. Diğer yarıkürede erdem kabul edilenler, buralara gelince suç sayılabilir” İnsan, sperm gidip yumurtalıkların yolunu tutmadan önce dâhi bir kimliğe sahip oluyor. Daha ilk nefesini verdiği andan itibaren aile ve toplum nedeniyle doğrular ve yanlışlar paket halinde geliyor. Şu an farklı din, hayat veya dünya bakış açılarına sahip bir ailede doğduğunuzu ya da biyolojik ebeveynlerinizin yerine tam zıttı bir aile tarafından evlatlık edinildiğinizi ve yetiştirildiğinizi düşünün. Yine aynı doğru ve yanlışlara ulaşabileceğinizi düşünüyor musunuz? Oldukça zor. Birini ahlaksız, kafir ya da yanlış etiketleriyle yaftalamadan önce herkesin bunu düşünmesi şart. Dünya ve tarih, insanın doğduğu ve hayatını geçirdiği bilmem kaç kilometrekare çapındaki şehrinden ya da içinde bulunduğu zaman diliminden ibaret değil. Zerre yeni fikir ya da bakış açısı üretilmeyen bir kitap. Okuyun ya da okumayın demiyorum. Ama ben bir daha De Sade kitabı okuyacağımı da sanmıyorum.
Yatak Odasında Felsefe
Yatak Odasında FelsefeMarquis de Sade · İthaki Yayınları · 20192,110 okunma
··
559 görüntüleme
İlya İlyic okurunun profil resmi
Tanrıya Karşı Söylev' i okumadıysan tavsiye ederim. Marquis De Sade' nın derdinin edebiyat olmasından ziyade, yaşadığı dönemdeki, o herkesin söylemekten çekindiği, aksaklıkları, çelişkileri; bunları yapanların yüzüne vurmak ki çok başarılı olduğu için ömrünü akıl hastanesinde ve hapishanelerde geçirdi. Bu yüzden kendisine büyük hayranlığım var. En azından Puşkin' in güncesini okuduğum gibi midemi bulandırıp,afallatmamıştır.
Numan okurunun profil resmi
Edebiyat anlamında bir derdi olduğunu ben de sanmıyorum ama Sadizm'e isim babalığı yapacak bir adam olduğunu da kesinlikle düşünmüyorum. Adam bütün sapmaları kendinde toplayabilmiş ve bunu yaşamaktan, anlatmaktan çekinmemiş, tüm olayı bu. Altını kazıdığı, yeni bir bakış açısı getirdiği yok. Ee o zaman neden okuyayım? 2. Sınıf bile olmayan pornografik edebiyatı için mi? Ömrü hastane ve hapislerde geçmiş olsa bile Fransız ihtilaline denk gelmiş olması da oldukça şanslı olduğunu gösterir. Bir yüzyıl önce doğsaydı sonu giyotinle biterdi muhtemelen.
3 sonraki yanıtı göster
marie sklodowska okurunun profil resmi
Ben de başlamıştım bir ara fakat yarım bırakmıştım. O karakterlerin girdiği pozisyonları hayal etmeye çalışırken zaten araya azıcık sıkıştırılmış olan felsefeye doğru düzgün odaklanamamıştım. :)) Ama bu söz yeni bir şey olmasa da beğenirim. "Burada suç teşkil eden bir şey, genellikle birkaç yüz fersah aşağıda erdem olarak kabul edilir." Ellerine sağlık, temiz ve akıcı bir inceleme olmuş.
Numan okurunun profil resmi
Teşekkürler Marie :) Bıraktığın isabet olmuş boşver. İlk başlarda pozisyonlar 3 kişiden ibaret diye kafada biraz canlanıyor. Sayı arttıkça denemedim bile zihnimde sahneleri oluşturmayı :D
Kaan okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş. Yazarın yazım konusundaki yetersizligini Ensest kitabında fark etmiştim. Okuduğum ikinci kitabiydi. Dediğin gibi oldukça basit bir yazım tarzı olduğu için kitabı yarıda bırakmıştım. İncelemenin sonunda degindigin hususa şimdi hatırlıyorum da hep tartışma konusu olurdu: Bir grup, Hindistan'da dogsan ineğe tapacaktiniz ve Hint kültürünü ozumseyip ahlaki degerleriniz de buna göre şekillenecekti. Ölüyü yakmak şimdi çok şeytani geliyor olsa da size, orda doğmuş olsanız gayet normal gelecekti. Diğer grup ise genelde afallar kalirdi: ama şimdi o öyle değil. Ben bilmiyorum neden ama illaki biri açıklamıştır bunu. Ama Allah akıl vermiş. Ben Hindistan'da doğmuş olsam da doğruyu bulurdum bir kere. Bu arada doğru denilen şey nedir ki? :DD
Numan okurunun profil resmi
Teşekkürler hocam. :) Herkesin doğrusu kendine. Herkes köyüne en doğru din gönderilmiş şanslı kişi :D
4 sonraki yanıtı göster
Samet Ö. okurunun profil resmi
Tam kararında bir inceleme olmuş Numan hocam, emeğine sağlık. Sade'ın sınır tanımazlığı karşısında hayrete düştüğüm olsa da hemen hemen aynı şeyleri hissetmişiz okurken. Bu kadar derinliksiz karakterler, bu kadar zayıf bir kurgu... Açıkçası biraz beklentiye girmiştim okumadan önce, acaba sapkınlığın felsefesine inebilmiş mi diye. Sadece 'yaptığım her şey doğal, demek ki yanlış değil' tarzı geçersiz savunmalar ve manasız grup seks tasvirleriyle karşılaştım. Sodom ile bir şans daha vermeyi düşünüyorum bir ara.
Numan okurunun profil resmi
Teşekkürler hocam. Beğenmenize sevindim. Kitabın sonunda sanırım bir dergide yapılan incelemede "adının sonuna -izm getirmek her yazarın harcı değildir" gibi bir cümle var. Adının sonuna -izm getiren biri olduğundan bende de beklenti vardı. Ama tatmin etmedi. Sınırsızlık konusunda ise çok haklısınız. Yazıya dökmeyi edebi ve felsefi anlamda beceremese bile bütün bu sapmaların tek bir bünyede ve zihinde yer alması beni de hayretlere düşürüyor. Hadi 2-3 tanesini barındırırsın anlarım ama hepsini birden barındırmasına ne diyeceğimi bilemiyorum. Sodom ile ilgili daha iyi ve derine inilmiş yorumunda bulunursanız ben de bir şans verebilirim hocam, onun dışında kapandı De Sade defteri benim için :)
İlya İlyic okurunun profil resmi
Bir de yazım konusundaki yetersizliğini, kitabını yayınlayan yayınevine ve çeviren çevirmene de bakıp yorumlamak lazım.
İlya İlyic okurunun profil resmi
Aristokrat kesimden olmasaydı haklı olabilirdin. Sadizme gelince, geçmiş ya da şimdiki zevke dair tavırlar Marquis' le özdeşleşiyorsa bu onun stilinden kaynaklıdır ve isim babası olması çok normaldir. İkinci derece yeraltı edebiyatı demiştin sanırım, ben Tanrıya Karşı Söylev' ini çok beğenmiştim. Yerinde nutukları vardı. Gerçi o kitap da Justine ya da Juliette ten derleme olabilir, olsun.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.