Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

175 syf.
7/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Reşit Mazhar Ertüzün, Sabahattin Ali öldüğünde 30 yaşındadır. Ali'nin ölümünden tam 37 yıl sonra, 67 yaşındayken, yıllardır elinde derlediği, toparladığı yazılarıyla kitabın basılmasına karar verir. Bunun için neden 37 yıl beklediğini açıksası çok merak ettim. Hakkında yaptığım araştırmada bununla ilgili bir bilgiye rastlayamadım. Bu araştırmalar neticesinde kendisininde çok sevilen biri olduğunu ve hayatını dolu dolu yaşayan bir sanatkar olduğunu görünce "vardır elbet bir sebebi" diyerek, soru işaretli bir nokta koyuyorum. Yazarın Sabahhattin Ali'yi çok severdim, hala da çok severim diye başlayıp biten, biyografik kitabı Ali'nin kronolojisini çıkarırken çok yararlı olacak bilgilere sahipmiş. Eminim döneminde çok ışık tutmuştur. Ertüzün kitabın bir bölümünde, Sabahattin'in ölümünden sonra herkesle konuşuldu ama kimse bana gelip bir şey soran olmadı oysa onun en yakını bendim diyerek serzenişte bulunurken, evlendiğinden Sabahattin Ali'nin nasıl haberi olmadığına, düğününe neden Sabahattin'i çağırmadığına ve bir gün tesadüfen Sabahattin'in bunu öğrenmesini çok tezat buldum. Ertüzün’ün neden değindiğini anlamadığım konulardan biri, Sabahattin Ali’nin, Atatürk’e yazdığı “benim aşkım” şiirini yazarken, “Sabahattin’in Atatürk’ü övdüğü o kasidemsi şiiri aşka gelip de içten duygularla yazmadığı bellidir.” diye neden açıklama yapma lüzumunda bulunduğudur. Ertüzün yine bir bölümde Sabahattin Ali’yi bir dönem görmediğini ve aradan sonra ilk gördüğünde çok değiştiğinden bahsetmiştir. Ona göre Sabahattin eskiden şakacı, minik iğneli bir kişiyken, artık sivri dilli, sinirli, bakışları bile değişmiş biridir. Ertüzün , Sabahattin Ali’nin ve ailesinin Ertüzün’ün babasının parası ve nüfuzuyla yaşadıklarına değinmiş, Bir başka bölümde de, aslında eşi ve kızına o kadar da düşkün değilmiş dedirtecek bölümler yer alıyor. Sabahattin Ali’nin öldürülüş bölümünde, aslında dümdüz bir cinayetken, Türk insanının şehir efsanelerini çok sevdiğini, alengirli işlerden hoşlandığını ve bu nedenle de bu ölüm hikayesini esrarengiz hale halkın getirdiğini ifade etmektedir. Kitapta ayrıca, Yalçın Küçük’ün cinayetle ilgili teorisine de yer verilmiş. Küçük’ün iddiaları da mantığa çok uygun gelse de kafamda hala uyuşmayan yerler var. Bir de Aziz Nesin’in o dönemde Küçük’ün yazısından sonra kendini borçlu bilip yazdığı bir metinde bulunuyor. Kitabın söylediğine göre Aziz Nesin daha önce Sabahattin Ali olayı ile ilgili hiçbir şey yazmamış. Her sorulduğunda da bu öyle alalede yazılacak bir şey değil, yazdım mı adam gibi yazmak isterim gibi kelimelerle neden yazmadığını anlatır. Sonuç olarak, farklı bir bakış açısından Sabahattin Ali’yi okudum. Değişik bir bakış açısı oldu benim için. Ama kitabın adına aldanarak, gerçekten “Sabahattin Ali Olayı”nı okuyacağınızı zannetmeyin. Bu kitapta tamamen bir teoriden ibarettir.
Sabahattin Ali Olayının Gerçeği
Sabahattin Ali Olayının GerçeğiReşit Mazhar Ertüzün · GÜR YAYINLARI · 19854 okunma
·
25 görüntüleme
Hasan okurunun profil resmi
Kişisel duygularını fazlası ile bu kitaba yansıttığını söyleyebilirim bende. Ama yine de değerli bilgiler içeriyor. İlk sorun ile ilgili olarak ölümünden sonra kitapları bile yayınlanmadı Sabahattin alinin uzunca zaman, hakkında kitap çıkartmak büyük cesaret isteyen bir eylemdi o dönem için. 3 anı biyografi okumuşsun gerçi ama sıkılmam dersen Kızı Filiz Ali ve Atilla Özkırımlı'nın hazırladıkları biyografi çalışması en sağlıklısı gibi göründü bana.
Seçil Yardım Örengül okurunun profil resmi
Evet kişisel fikirlerime yer verdiğimin farkındayım. Çok uzak kalmak istedim ancak bu kadar yapabildim. Belki de iyi yapmadım ama yazmak istediklerimden de alıkoyamadım kendimi. Nihayetinde buda benim kitapla ilgili incelememdi ve incelememin konusu da haliyle yazarın olaya yaklaşımıydı. Bahsettiğiniz Filiz Ali ve Atilla Özkırımkı’nın kitabı da yeni siparişlerim arasında, yolda geliyor.. İlk fırsatta okuyacağım.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.