Dudağının bir kıyısı hafifçe kıvrılmıştı.
Bir tebessüm.
Orantısız .
Çarpık.
Varla yok arası.
Ama orada.
"Uçurtmayı senin için yakalamamı ister misin?" Başını evet anlamında salladığını gördüm.
"Senin için bin tane olsa yakalarım."...
Yalnızca bir gülümsemeydi , hepsi bu. Her şey düzelmiş değildi. Hiçbir şeyi düzeltmemişti. Belli belirsiz bir tebessüm. Ormandaki bir yaprak; ansızın havalanan bir kuşun kıpırdattığı bir yaprak.
Ama kollarımı ardına kadar açıp onu kucaklayacağım.
Bağrıma basacağım. Çünkü bahar gelince , karların tek tek, tane tane eridiğini biliyorum; belki de ilk kar tanesinin eriyişine tanık oldum.