“Bu kitabı er ya da geç mutlaka yazacağını biliyordun. Denebilir ki, bilmenin de ötesinde, bir uğursuzluğu önsemek, tedirgin edici bir kaçınılmazlığın bilincinde olmak gibi bir şeydi bu. Onu hem özlüyor hem de ondan bucak bucak kaçıyordun. Ancak bütün ürkütücü şeyler gibi, o da ağır ağır kendisine çekiyordu seni. Bu şeytansı çekiciliğin