Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Gene de, aslında hesaplamak, çözümlemek demek değildir. Örnekse, bir satranç oyuncusu hiç çözümleme yapmadan bazı hesaplamalar yapar. Şunu da söylemeli: Satranç oyununun düşünce üzerindeki etkileri çok yanlış anlaşılmıştır. Bir bilim kitabı yazmıyorum, sadece biraz tuhaf bir öyküye başlangıç olarak gelişigüzel bazı görüşlerini sıralıyorum; bunu fırsat bilerek, gösterişi sevmeyen dama oyununun, ustaca bir araya getirilmiş saçma zorluklarla dolu satranç oyununa oranla, düşünce gücünün en yüksek katlarını kullandırmak bakımından daha kesin, daha yararlı olduğunu ileri süreceğim. Satranç oyununda taşların değişik, başka başka hareketleri vardır, değerleri de çeşitlidir, birbirine uymaz; karışıklığı derinlik sanıyor, yanılıyorlar (görülmemiş bir yanılma değil doğrusu). Bu oyun bütünüyle dikkate dayanır. Bir an dikkatiniz gevşeyecek olsa, hata yaptınız demektir, ya bir taş kaybedersiniz ya da yenilirsiniz: Hareketler sadece türlü türlü değil, üstelik karışıktır da, o yüzden bu gibi hatalara düşmek olasılığı çoktur; on oyundan dokuzunu, kafası derli toplu işleyenler kazanır, zeki olmak yetmez. Damada ise tam tersine, hareketler tek çeşittir, pek öyle bir değişiklik yoktur, dikkatsizlik olasılığı azalmıştır, dikkat kullanılmaz bile, her iki taraf da kazandıklarını kendi beceriklilikleriyle kazanırlar. Daha elle tutulur bir örnek verelim; bir dama oyunu var diyelim, sadece dört tane dama olmuş taş kalmış ortada; elbette ki böyle bir durumda hata yapılması beklenemez. Kazanmak için (oyuncular eş değerde iseler) görülmemiş bir hareket yapmak gerekir, öyle bir hareketi de insan ancak kafasını kullanarak bulabilir. Basmakalıp çarelere başvuramayacağından, çözümleyici, karşısındakinin ruhuna girmek, düşünüşünü anlamak zorundadır; böylece bir bakışta (bazen gerçekten gülünecek derecede basit olan) ana yöntemler, baştan çıkarıcı, yanlış hesaplara sürükleyici oyunlar buluverir.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.