Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

335 syf.
·
Puan vermedi
Tarih, sosyoloji veya deneme türü kitaplarının vazgeçilmez kavramı şüphesiz ki modernleşme süreçleri ve modernite kavramıdır. Özellikle Türk Sosyolojisinin önemli tartışma alanı olan modernleşme (değişim veya dönüşüm) tarihçilerin de ilgisine mahzar olmaktadır. İlber Ortaylı’nın 1983 yılında kaleme aldığı “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” modernleşme konusunu giriş bölümü ile birlikte sekiz bölümde ele alıyor. İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, 36 yılda 49 baskı yapmış. Bu da demek oluyor ki kitap kendisinden sonrakilere yol gösterici olmuş. İlber Hoca’nın kullandığı akıcı dil ve yetkin anlatım kitabı akademik veya ders kitabı hüviyetinden çıkarıyor. Ayrıca konuları başarı ile tasnif etmesi konunun takibini de kolaylaştırıyor. Modernleşmenin Osmanlı Devleti için nasıl anlaşıldığını giriş bölümünde anlatan İlber Hoca, 19. yüzyılının neden “en uzun yüzyıl” olduğunu detaylı bir şekilde anlatıyor. “Alemdar, Sultan Mahmut ve Kavalalı” ismini verdiği birinci bölümde Alemdar Mustafa Paşa ve Kavalalı Mehmet Ali Paşanın başrollerde olduğu olayları ve yaşananlar sonucunda devlet içinde değişimin kaçınılmaz olduğu ve değişim kararının nasıl alındığını aktarıyor. “Osmanlı Uluslarının Yeniçağı” isimli ikinci bölümde Balkanlardaki milliyetçilik akımına karşı Osmanlı’nın Osmanlıcılık fikrine tutunmasının etkileri ve sonuçları anlatılıyor. “Osmanlı Tarihinde Babıali Asrı”nda ise Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile Osmanlı Devleti’nde eğitim, hukuk, toplum ve askeri alanlarda başlayan reform hareketlerini anlatıyor. Babıali Asrı demesinin nedeni ise; 1839 yılının Osmanlı Devlet Bürokrasisinin egemenliğinin başladığı yıl olması. “Aydın Mutlakiyet ve Merkeziyetçi Reformlar” başlıklı dördüncü bölümde temelde anlatılan modern yönetimin hafızasını kurumsallaştırdığıdır. Yeni kurulan bürokratik yapı artık kurum ve işleyişiyle bir sistem kurmaya ve çarkları çalıştırmaya başlıyor. Örneğin Tanzimat’ın o gün kurduğu taşra yapısı bugün dahi kısmi değişikliklerle devam etmektedir. “Laik Hukuk ve Eğitimin Gelişmesi” isimli beşinci bölümde hukuk ve eğitim sistemindeki yenilikler ve “laiklik” kavramını tartışmaya açıyor İlber Ortaylı. Özellikle bir dönem ülkemizde Demokles’in Kılıcı olarak kullanılan kavramın aslında ne olduğu ve neyi anlattığı var olan ezberleri bozacak nitelikte. Burada bir parantez açmak gerekirse; Ortaylı’ya göre 18-19. yüzyıllarda yaşanan durumun asıl sebebi olarak; İslam dininin bir ideoloji haline getirilmiş olması ve yaşanan felaketlerden bu şekilde kurtulunacağına olan inançtır. Dini kuralların ideoloji halini alması esas kırılmanın nedeni olarak görülebilir şüphesiz. Bu bölümde eğitim sistemindeki ikili yapı ve sistem üzerinde önemli sorunlara neden olmasından da örnekleriyle birlikte konu ediliyor. Altıncı bölüme “Reformcuların Çıkmazı” ismini vermesi ise gerçekleştirilmeye çalışılan reformların iktisadi altyapılarının tamamlanmamış olmasındandır. Ki bu altyapı halen daha tamamlanabilmiş değil. “Tanzimat Adamı ve Tanzimat Toplumu” ismini verdiği son bölümde ise İlber Hoca, Tanzimat aydınını Tercüme Odası’nın yetiştirdiği bir tip olarak tanımlamaktadır. Bu tanım aslında bir çok karanlık noktayı aydınlatmaya yetiyor. Modernleşmenin veya değişim isteğinin tabandan gelmediği Türk Modernleşmesinin sürekli yukarıdan dikte edildiği ve bunun problematik olarak kabulü bilinen bir gerçek, fakat tarihi süreci içinde de değiştirilemeyen sürekli bu şekilde gerçekleştirilen bir gerçek. Sonuç bölümünde İlber Ortaylı, modern zamanların artık tarihi yaşamayıp, tarih yapma noktasına gelmiş toplumlardan oluştuğu sonucunu anlatıyor. Bununla beraber İlber Ortaylı, yine de Meşrutiyet rejiminin Avrupa’nın reçetesi olmadığını büyük ölçüde Osmanlı kafasının bir eseri olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Tanzimat Devri Tarihi kapanmış bir bilinç değildir, dramatik gelişmelerle halen yaşayan bir tarihtir.” Modernleşme Tarihi genel olarak Batılılaşma Tarihi olarak okunuyor halbuki bu bakış açısı kısmen doğru olsa da eksiktir. Günümüzde Batı gelişmiş ülkelerden oluştuğu için modernleşme eşittir Batılılaşma sonucu doğmaktadır. Kitap, bu bakış açısıyla birlikte takip edildiğinde Osmanlı modernleşme çabalarını ve süreçlerini o kadar anlaşılır ve net şekilde aktarıyor ki okuyucunun kafasında otomatik olarak kapsamlı analizlere kapılar açılıyor. Osmanlı’daki modernleşme çabalarının en doğru şekilde anlaşılması bugünün Türkiye’sinin hem siyasal hem de toplumsal, hem bireysel hem de kurumsal olarak güçlü ve zayıf taraflarının anlaşılmasına da yardımcı olacaktır.
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılıİlber Ortaylı · KronikKitap · 20182,391 okunma
·
183 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.