Zil çaldı.
Çocuklar odaya doluştular,
pantolonları yırtık
entarileri renk renk yamalardan oluşan
burunları akan, aktıkça burunlarını çeken
ya da ellerinin tersiyle silen
gözleri fıldır fıldır dönen
boyuna kendi dillerinde konuşup bağrışan
başka bir dilden bir soru sorduğumda cevaplamayan
sorulu gözlerini korkuyla gözlerime diken
başka bir dulden konuşulduğunda ağızlarını bıçak açmayan
saçları makasla kırpılmış oğlanlar
uzun saçlı
saçlarının dibi bit ve sirkeyle dolu kızlar
ayaklarında taşıt lastiklerinden kesilip biçilmiş ayakkabılar
olanlar
hiçbirinin ayağında çorap olmayan
giderek bazılarının ayağında ayakkabı bile olmayan
yani yalınayak
yalınayak, ama karlar üstünde yalınayak,
mosmor ayaklı yalınayak çocuklar
hiçbirinin önünde kalem, defter, kitap olmayan çocuklar
tam yirmi bir çocuk saydım.