Ayfer Tunç'un kaleminden çıkmış bir kitabı ilk kez okuyorum.
Son kitap siparişimde hiç okumadığım yazarlara ağırlık vererecek şekilde kitap seçimi yaptım. Bunlardan biri de Suzan Defter'di.
İyi ki almışım.
Öncelikle yazarın üslûbu beni çok etkiledi. Harika cümleler vardı kitapta. İçinde bulunduğum ruh halinden midir nedir bilemiyorum ama bazı cümleler beni anlatmış.
Aslında her kitapta biraz kendimizi arayıp, kendimizden bir şeyler bulma derdi değil midir bu okuma sevdası? En azından benim için böyle...
Neyse...Gelelim kitaba...
Kitabın yazılış şekli çok ilginç.
Kitapta iki farklı kişinin günlüklerini paralel olarak birlikte verilmiş. Bu nedir yahu diyeceksiniz. Şöyleki bir sayfada Ekmel Bey'in günlüğü, bir sayfada Derya'nın günlüğü veriliyor. Ve yazı uzayıp sonraki sayfaya geçince başta işler karışıyor ancak ilerleyen sayfalarda alışıyorsunuz. Kimin yazısının devamı olduğunu çıkarıyorsunuz. Okuduğunuzda neyden bahsettiğimi göreceksiniz.
Kitapta sizi neler bekliyor?
*Hayatı boyunca aile içinde olup bir değeri olmadığını anlayan bir adam bekliyor.
*Gündelik hayatın karmaşık ilişkilerini anlamlandırma çabası bekliyor.
*Dengesini bulamamış sevmenin bir adamı korkutup kaçırabileceği bilgisi sizi bekliyor .
*Bir kadının abisine olan sevgisi, kıskançlığı, kızgınlığı sizi bekliyor.
*Aşk evliliğinin ne kadar önemli olduğu, bunun çocuklar üzerindeki etkisi irdelenmiş.
*Siyasi olayların ortasında yaşama, sevme, hayatta kalma çabasını göreceksiniz.
Daha bir yığın şeyle karşılaşacaksınız. Onları da kendiniz keşfedin ;)
İyi okumalar... ;)