Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

124 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Ağrıdağı Efsanesi, bitirmiş olduğum ilk Yaşar Kemal kitabı oldu. Yaşar Kemal öyle bir yazar ki, biraz kitaplara ilginiz varsa, okumasanız bile orada bir Yaşar Kemal olduğunu bilirsiniz. Sadece ismen değil, derdinin ne olduğunu da bilirsiniz. Zenginliğe, ağalığa ve zulme karşı mazlumların yanında bir Anadolu insanı gözüyle olaylara baktığından haberiniz vardır. Yalnız ezilenlerin haklılığından bahsedip, dertlenip oturmanızı istemez, aynı zamanda zayıf görünseler bile onların kazandığını göstererek umut aşılar size. Demirci Hüso gibi Paşa’nın kapısına çıkıp zulmünü haykırmak için cesaret verir okurlarına. Bunları bilirsin de niye okumadın şimdiye kadar diyecek olursanız anlatayım efendim. Elbette listeme almış ve zamanında başlamıştım. Ne yazık ki
Demirciler Çarşısı Cinayeti
Demirciler Çarşısı Cinayeti
ni seçmişim. Kitap o kadar harika başlamıştı ki, su gibi akıp gidiyordu. "O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler," demesine bayılmıştım özellikle. Kitabın adında cinayet olunca aksiyona hazırlıklıydım tabi. Ama iş bir insanın derisini canlı canlı yüzmeye varınca kitabı yarım bırakmıştım. Ve Yaşar Kemal kariyerime ara vermiş oldum :) Aradan biraz zaman geçince bu kez Ağrıdağı Efsanesi ile kaldığım yerden devam etmek istedim. Ne çare ki burada da bir deri yüzme hadisesi vardı. Anladım ki bundan kaçış yok, çaresiz okuyacağız. Demek tarihimizde böyle gerçekler var ve Yaşar Kemal beni okumak istiyorsanız, buna katlanacaksınız diyor. Bazı yazarların bu tip zorlamaları kasten yaptıklarını da okumuştum bir yerde. Sabrı olan okurlar devam etsin diye. Okudum efendim… Yaşar Kemal’in o etkili ve duru anlatımı bir efsaneyle birleşince ortaya harika bir eser çıkmış. Eski halk türküleri, anlatı geleneği ve efsaneler gibi hikâye sizi kendine bağlıyor. Bir çırpıda okuyup bitirmek istiyorsunuz. Bir de Abidin Dino resimleriyle bir araya gelince tadına doyulmaz bir eser olduğunu gördüm. Hikâyenin önemli noktalarında bu resimlerin altına, “Memonun zindanın kapısında durduğudur” tarzında yer alan ifadeler de kullanılınca, ortaya çıkan efsanenin ruhuna uygun yapısını çok beğendim. Yaşar Kemal eserlerindeki ağalık zulmü ve mazlumların mücadelesi esas olmakla birlikte Ağrı Dağı’nın büyüleyiciliği, kaval, çoban, kır at ve efsane bir araya gelince tadına doyum olmaz bir eser okuduğunuzu görebiliyorsunuz. Tanpınar’ın musiki eşliğinde hikâyeyi taşıması, Balzac’ın hikâye içinde sizi çiçek bahçelerinde gezdirmesi gibi, kaval sesi eşliğinde hikâyenin peşine takılıyorsunuz. Musikinin çarpan etkisi olduğuna inandığım için, güzellikleri taçlandırdığını, dertleri derinleştirdiğini düşünüyorum. Burada da hem kır atı, hem de Gülbaharı Ahmet’e getiren bu kaval sesi romana melodik bir hava katmıştı. Semboller anlamında ise; zindan kavramı ve zindana açılan delik üzerinde özellikle durulduğunu görüyoruz. Ağrı dağı efsanesi ve ulaşılmazlığı konusu, sahipsiz kır at, kanadını suya daldıran kuş sembolü, demirci dükkânı ve körük sembolleri dikkat çekiciydi. Geleneklere bağlılık ve zulmün sonsuz olmadığı temaları iyi işlenmişti. Eser Ağrı dağı, Küp gölü, gölün mavisi, çobanlar, kaval ve kanadını suya daldıran bir kuş sembolüyle başlar. Benzer şekilde bu anlatıma kitabın ortasında bir kez ve kitabın sonunda iki kez daha yer verir. Hikâye bütün sürükleyiciliğiyle devam ederken efsaneden ve Ağrı dağından uzaklaşmanızı istemez. Kasabada olaylar devam ederken kafanızın hep dağ tarafında olmanızı bekler. Finale kadar kahramanlarımızı buraya taşır ve yine göl kenarında son bularak efsaneye karıştıklarını zihinlerinize kazımış olur. Geriye dönüp baktığımda hikâyeyi bütün olarak etkileyici ve anlatım yönüyle sürükleyici bulduğumu söyleyebilirim. Bunun dışında Gülbahar’a olan aşkı yönüyle hem Ahmet’in hem de Memo’nun hali bu topraklardaki aşk kavramını yansıtması açısından son derece başarılıydı. Bir aşkı efsane haline getiren en önemli kavramın kavuşamamak olduğunu düşünürsek (Leyla ile Mecnun – Ferhat ile Şirin gibi), burada fiziksel olarak kavuştuktan sonra ruhen ayrılık teması işlenmişti. Savaşlar, kaçış, zindan, idam, dönülmez yollar, Ağrı dağı zirvesi göze alınıp sevgiliye kavuşan Ahmet, bir tutam saç telini simge olarak aşkına ihanet kabul eder. Buna rağmen yine de ölümü göze aldıktan sonra sevgiliyle arasına kılıcı koyar. Daha sonra da Küp gölünde kaybolarak yeni bir halk efsanesi bırakır ardında. Göün kenarına gelen çobanların gün kavuşurken bir ak kuş gördüklerini söyler. Kır atın Ahmet'e gelmesi, Ahmet'in kuş olup göle dönmesi gibi... Bunlardan başka Yaşar Kemal’e ve bazı yazarlara verilmiş olan kelime uydurma ve bilinmeyen ifadeler kullanma hakkı sonuna kadar kullanılmıştı. Bunların arasında özellikle “yalbırdayarak, çırnak, bıçılganlı, ansıyor ve ipilti” yi beğendim… Ayrıca Yusuf’un babasından korkusunun anlatıldığı bölüm gerçeküstü hikâye tadında başlı başına roman olabilecek kadar etkili anlatılmıştı. Memnun olmadığım kısımlardan biri Paşa’nın zulmünün Osmanlı’dan bilinmesi ve Osmanlı’yı zulüm kaynağı olarak değerlendirmesiydi. Diğer deri yüzme meselesini biliyorsunuz zaten:) Son olarak söylemek istediğim; kötü kitaplardan sonra ağızda kalan buruk tadı tanıyan okurlar için tavsiye niteliğinde olacak. Bunun iyi kitaptan başka çaresi yoktur. Ağrı dağı Efsanesi de bu iyi kitaplardan biridir efendim. Bu sefer yarım bırakmadım, kendiliğinden bitti. Oradan biliyorum. Kötü bir kitaba denk gelirseniz ilaç niyetine kullanabilirsiniz. İyi okumalar diliyorum :)
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,1bin okunma
··
397 görüntüleme
Liliyar okurunun profil resmi
Kelime uydurmanın yanı sıra yöresel kelimeler kullanmakta çok ustadır Yaşar Kemal. Aynı toprağın insanı olmakla gurur duyduğum bir yazar benim için. Hele ki o muhteşem doğa tasvirleri insanı alır götürür. Severek okudum incelemenizi. Kaleminize sağlık. :))
Resul Bulama okurunun profil resmi
Yöresel hakimiyet son derece belirgin zaten, köyde dostlarıyla sohbet eder gibi anlatıyor. Kelime uydursa bile sırıtmamasına vurgu yapmak istedim. Değerli katkınız için teşekkür ediyorum
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Ummanda bir damlaya takılmış gibi olacak biraz ama " o iyi insanlar o iyi atlara binip gittiler." sözünü farklı bir yorumla okumuştum. Profilimde bulmak baya uzun sürdü. :) #32073580
Resul Bulama okurunun profil resmi
Bu sözü ben de sık sık kulanırım, sizin paylaştığınızı farketmiştim... Bu sözle ilgili olmak "Gitmesinler, burada kalsınlar" mesajı vermek demek...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.