Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dünyayı Güzel Kılma Çabası
Turgut Cansever bir mimar, şehir planlayıcısı,  entelektüel ve  mütefekkir. Gayesi "Dünyayı Güzelleştirmek" İnsani bir yaklaşım ile değil, gerçek anlamda dünyayı güzelleştirmek. 2001 yılı başlarında Cansever Hoca ile bir röportaj yapmaya başlayan Beşir Ayvazoğlu bu okyanus kadar derin şahsiyetin anlattıkları içinde kaybolduğunu fark ediyor, araya giren başka meşgalelerle birlikte ne yazık ki röportajlar dizisini çok fazla devam ettiremeden sona erdiriyor. Kitabın başlangıcında Beşir Ayvazoğlu' nun  "Turgut Cansever kimdir?" " Gayesi nedir?" niteliğinde kısa bir yazısı var. " Cansever Hoca kaynağını çok aradığı bir hadis- i şerife dayanarak sanatın asıl vazifesinin dünyayı güzelleştirmek olduğunu söyler, estetiğini ve mimari felsefesini bu görüşe dayandırırdı. İçinde mutlu bir hayat sürebileceğiniz güzel dünyanın, avutucu eğlencelerle değil, şehirleri ve konutları insanın "eşref-i mahlûkat" olduğu göz önüne alınarak yeniden inşa etmek suretiyle kurulabileceğine inanmıştı. Meskenin insanları sadece yağmur ve soğuktan koruyan barınaklar olarak görüldüğü, insanın güzel bir dünyada yaşama ve çevresinin oluşmasına katılma hakkı ve sorumluluğu kabul edilmediği sürece, Cansever Hoca' ya göre asıl manasında beşerî  ve güzel bir çevre meydana getirmek mümkün değildi. " Bu paragraf aslında yapılan röportajların ana fikri niteliğinde. Cansever Hoca Antalya doğumlu, ancak büyüdüğü ve en çok etkilendiği şehir Bursa. Bursa' ya olan sevgisini ifade ettiği şu cümleler gerçekten hem tarihimize,  hem de şehrin çoğunlukla mazide kalmış haline  ışık tutacak nitelikte: " Bursa inanılmaz bir şehirdi; hafif malzemeyle, ahşapla inşa edilmiş evlerin, her biri bir ziynet olarak küçük sokaklarda yan yana gelip şehri oluşturduğu, narinliğin yanında vakarın ve yüceliğin her köşesinde yaşandığı bir şehirdi, insanlığa Osmanlılar tarafından hediye edilmiş bir cennetti. " Bursa diyince Tanpınar' dan bahsetmemek olmaz. Hemen Bursa bahsine bakıyoruz ve " Cedlerimiz inşa etmiyor, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu." cümleleri çıkıyor karşımıza. Yeşil' den, Muradiye' den, duvardan, kubbeden bahseden Tanpınar' ın gördüklerini Cansever Hoca' nın da gördüğü çok açıkça bu cümlelerle birlikte anlaşılmaktadır. 1967 yılında Cansever Hoca' nın arkadaşı Aydın Germen' in Amerikalı bir misafiri de Bursa  ve Floransa' nın dünyanın en güzel iki şehri olduğunu, ancak Bursa' nın yanında Floransa' nın karanlık, pis ve iç karartıcı bir şehir olduğunu söyler." "Ş ve L harfleri daima en güzel terkipleri yapar. Yeşil dediğimiz zaman adeta bir çimen tazeliğini, bir palet üzerinde ezilmiş bir renk gibi, günün ve saatin bir tarafında bir bahar müjdesiyle toplanmış buluruz. Fakat Bursa' da yeşilin manası çok başkadır, o ebediyetin rahmanî yüzü, bir mükafata çok benzeyen bir sükûnun fânî bir saate sinmiş manasıdır. " diyerek Yeşil ve Bursa kelimelerini adeta  birbiriyle eşleştiren yine  Tanpınar' dır. Cansever Hoca' ya göre mimari bir sanattır ve sanatın gayesi dünyayı güzelleştirmektir. Bu güzelliği varlığın kanunlarına uyumla mümkün olduğunu söyleyen Hoca' ya göre dünyayı öncelikle insanın yaratılmışların en şereflisi( eşref- i mahlukat) olduğu göz önünde tutalarak düzenlemek gerekmektedir. Bu düzenleme eski İslam şehirlerinde olduğu gibi sadeliği, insani ölçüyü, tevazuyu, geçiciliği ve güzelliği sinesinde barındırmalıdır. Ve Bursa' nın merkez alanında takriben 120 metrekarelik bir ev ve 50 metrekarelik evin bahçesi ailenin tabiatla olan tüm ilişkisini ve bahsedilen tüm bu özellikleri sağlamaktadır. Yılda ortalama olarak 97 milyon kişinin aramıza katıldığı dünya nüfusunun barınma ihtiyacı için ortaya atılan Soleri' nin "Tutumlu Kent" projesini de Cansever Hoca yanlış bulmaktadır. 100 katlı dikey yerleşimli mekanlar tasarlayan ve bu tasarılarını Arizona' da inşa ettiği Arcosenti kentiyle hayata geçirmeyi deneyen Soleri' nin yanlışı 100 katlı binanın gölge uzunluğunu hesaba katmamasından kaynaklıdır. Gölgede tarım yapılamaz ve tarım yapılamayan boş arazi, yine istenilen arsa tasarrufunu sağlamayacaktır. Arkadaşı Aydın Germen ile "Ankara civarında kuzey güney istikametinden çizgi çekip, Ege Denizi' yle bu çizgi arasındaki dağları da ova farz ederek, her evin beş dönüm bahçesi olması kuralını da uygulamak suretiyle bütün dünya nüfusunu bu alana yerleştirdik" diyen de yine Cansever Hoca' dır. " Sizce cedlerimiz apartman inşa etmeyi bilmiyorlar mıydı?" soruna alternatif olarak şu soru belki de sorulmalıdır: " Neden inşa etmiyorlardı? " Yükseklik fikri ile inşa edilen apartmanlar gölgesiyle diğer insanların yaşadığı evleri yaşanmaz hale getirebilir. Süleymaniye' yi daha büyük göstermek için Süleymaniye çevresindeki evlerin pencerelerini şehrin vasatî pencere ölçeğinden daha küçük ölçekte imal eden, Üsküdar Mihrimah Sultan Camii' nin arkasındaki sadrazam konaklarında pencere ölçülerini 90 santim yerine 75 santimetre olarak imal eden  üstad elbette apartman yapabilecek yetenekte fakat yapmayı tercih etmemektedir. Osmanlı tecrübesinde ve İslam' ın ruhunda bir başkasının hayatına müdahale edilemez.  Ve Cansever' e göre de akıl almaz bir  zenginliğe  sahip olan tarihi tecrübemiz; sürekli oluşum halindeki dünyada, iradesine sahip insanın bir başkasının iradesine mahkum edilmeden yaşaması için, evin ölçülerinden inşasına, oturma biçiminden oturulacak yerin tasarımına, evin ve şehrin oluşmasına varıncaya kadar birçok konuda tutumlu bir çözümlemeyi nasıl ortaya koyacağımızın ipuçlarını vermektedir. Şehir- medeniyet, yaşam, Türk evi ve özellikleri gibi pek çok konuya değinen Cansever Hoca tarihi tecrübeden ilham almak gerektiğini ve bir sanat olan mimarinin de bu minvalde ilerlemesi gerektiğini ısrarla savunmaktadır. " Türk evi hem heyet- i umumiyesiyle, hem de bütün unsurlarıyla, Hz. Peygamber' in ifade ettiği şekilde insanın aslî vazifesi olan dünyayı güzelleştirme görevini gerçekleştirme bilincinin ve iradesinin yansımasıdır." diyerek Türk evini ve vasıflarını özetleyen Cansever Hoca' yı her mimar adayı arkadaş bir kez okumalı. Belki de bu okuma
Cihan Aktaş
Cihan Aktaş
Şirin'in Düğünü
Şirin'in Düğünü
romanındaki sadece ahşap ev yapan mimar karakterler gibi mimarlar yetiştirir ve dünya daha da güzelleşir.
Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le Konuşmalar
Dünyayı Güzelleştirmek-Turgut Cansever'le KonuşmalarBeşir Ayvazoğlu · Timaş Yayınları · 2016125 okunma
··
401 görüntüleme
Eylül Türk okurunun profil resmi
Nur Hanım, öyle bir uslubunuz var ki, hiç bitmesin istedim, tevafuk bugün biz de Bursa'da eski konakları keşfe çıkmıştık.Ve sözünü ettiğiniz dünyaya güzellik katıp, Ademoğlu'nun ruhundan bir iz, bir eda, bir anı ve belki bakan gözlerde hayat bulan bir öykü bırakabilmek... Bütün gün uzun uzun konuştuk bunları :) İstanbul'da yaşadığım yıllarda da eski konaklara, yalılara ve o her bakanda bambaşka bir hissin kapısını aralayan ahşabın hüzünlü ve bilge sırlarına hem derin bir ilgi, hem de hayranlık duydum.Sonra şu cümleyi kaç kez kurdum bilmiyorum; 'Bursa da hâkikâten, Yeşil Bursa. :) Temennilerinize gönülden katılıyor, ümidinizi paylaşıyorum... Satır aralarınızda, rüzgârın araladığı o el oyması kapılardan ve dantel perdelerden bir tebessüm edindik, yüreğiniz elem görmesin :)
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Ne güzel temenniler ve ne güzel dualar bunlar değerli Hocam. :) Şu vakitte ne de güzel aktı kalbime kelimeleriniz. Bursa' yı " bir arkadaşa bakmıştım" edasıyla gezdiğimde dahi ben de şahit oldum o evlere, Arnavut kaldırımlı sokaklara ve yeşilin her tonuna. Bozkırın sarısından çıkıp gitmişim bir de. Büyük bir şaşkınlık ve devamında hayranlık. Tanpınar' ın Beş Şehir' ini kılavuz yapıp, İstanbul' u, Bursa' yı; kaybolarak karış karış gezmek gerek aslında. Siz başlamışsınız. Bu keşfinizin kelimelere dökülmüş haline biz de iştirak etmek isteriz. Yüreğinize sağlık... :))
erhan okurunun profil resmi
Harika yazı. Ellerinize sağlık.
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Yüreğinize sağlık Hocam. Teşekkür ederim. Eksik olmayın... :)
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
İnşallah Hocam. Bir gün nasip olur temennisiyle. :)) Çok teşekkürler... :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.