İdeoloji gerçeğin, başaşağı, sakatlanmış ve eğri-büğrü olmuş
bir yansısıdır. ideolojide, insanlar ile onların içinde bulundukları
koşullar, bir camera obscuro 'daki gibi başaşağı görülür; gözün
ağtabakası üzerinde nesnelerin başaşağı olması nasıl bir fizik sürecin
sonuysa, bu da, özel hayati bir · sürecin sonucu olmaktadır
[bu süreçten doğmaktadır]. Bireyler, tasarımlarında kendi öz gerçekliklerini karmakarışık etmektedirler ve bu da, gerçekliklerinin
bir parçasını oluşturmaktadır. Bilinç, bilinçli varlıktan başka şey
olamaz, ama bilinçli varlığın bir yasası, bu bilincin varlıktan farklı
olmasını gerektirmektedir; yani bilinç, bu varlığı olduğundan
farklı bir şekilde yansıtmakta ve algılamaktadır. Bilinç bir camera
obscura'da ya da sihirbaz fenerinde olduğu gibi bir ekran üzerine
yansıtır varlığı. Yanıltıcılığı gerçek tarafından yönetilen bu tasarımlar yani gerçeğin bu yanıltıcı tasarımları; ya doğayla ya insanların
doğayla olan ilişkileriyle ya da insanların kendi aralarındaki
ilişkilerle ilintilidir. Demek ki ideoloji, tarih hakkındaki hatalı bir
tasarıma ya da bu tarihi bir yana koyan bir soyutlamaya indirgenmektedir.
Her ideoloji, bozduğu ve aktardığı gerçeklikten yani tarihten
hareket edilerek açıklanabilen bir kuruntular [hayaller], ve
aldatmacalar topluluğudur.