İbo, Diyarbakır işkencehanelerinde gece gündüz demeksizin sürekli olarak sorgulanıyordu. Götürüldüğü işkencehaneden sabaha karşı getirilip, hücreliğin üç numaralı gözüne bir posa gibi atılıyor ve bağlanıyordu. Sonra ertesi gün tekrar götürülüyordu.
Günlerce, haftalarca sürdü bu.
Git gide ezilen, tekmelenen, zincirlenen, elektrikle sarsılan gövdesinin içinde; yorulmak nedir tanımayan, tökezlemek nedir bilmeyen, baş eğmeyen, aman dilemeyen, yüreğini bir ateş parçası gibi taşıyordu. Sorgucular etini kemiğini ele geçirmiş, zincire vurmuş, prangaya germişler fakat yüreğine ulaşamıyor, onun vuruşlarını boğazlayamıyorlardı. Bir de İbo’nun beyninin kıvrımlarına çelikle işlediği irade şaşkına çeviriyordu falaka tutan, elektrik kablosu bağlayan, demir çubuklarla ona vuranları.
Sayfa 81 - Everst Yayınları