Her ne kadar komünist söylemlerle kurgulanmış olsa da metnin esası bir iktidar eleştirisidir. Sanırım dünyada komünizme ya da onu çağrıştıran şeylere sövmek daha hoş geldiğinden olsa gerek, bu esas mesele bence biraz gözardı ediliyor.
Kitapta esasen sömüren sınıf, komünist söylemlerle alt edildikten sonra zamanla eski rejimden bile beter hale geliyor, yani gelen gideni aratıyor. Ancak bu, anti-komünist rejimlerin iyi olduğunu kanıtlamıyor. Eser, en mükemmel olan ya da olduğu varsayılan bir rejimin bile, iktidarın yarattığı etkilerden kaynaklı, nasıl yozlaşabildiğini gösteriyor. Yani temelde mesele, mükemmel bir rejim meselesi değil, iktidara karşı insanların tutumu meselesidir. Çünkü bu mükemmelimsi rejim bile iktidar sorgulanmadığı, eleştirilmediği zaman eskisinden bile daha kötü bir hal alıyor. Dolayısıyla da mesele rejimler meselesi değil; hangi rejim içerisinde olursa olsun, o rejime dair, üyelerin tutumu meselesidir. Acton'ın da dediği gibi; her iktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar. Yani iktidar, rejimi ne olursa olsun bozacaktır; eğer iktidarı oluşturan grubun gücü, bu bozulmayı engellemeye yetmezse... Bu güç ise düşünme yeteneğine, eleştiri kabiliyetine, empatiye ve vicdana dayandırılabilir.