İnsanı dini kullanarak köreltiyorlar... Eski tarihlere bakınca toplumların yanlış inançları bizim günümüz insanının doğru inançlarından uzak olsalar da yaşam tarzları bizlerin çok üzerinde. Onlar ilkel çağda ilkel yaşarlarken biz medeniyet denilen zamanda ilkelliğimiz ile beraberiz. Bu hususta şunu demek çok doğru bir düşüncedir. İlkel çağda ilkel insanı kimse yadırgamaz ve yadırgama hakkı da yoktur, ancak günümüzde ise taşa tutulur.
Sorun sadece onlar kadar inançlı olmamamızdan kaynaklanıyor. Kıssa ise tanrı değil salt inançtır. İnanç var ise toplum istihdam edilir. Doğru inanç ya da batıl inanç önemli değil. Eskiye doğru inelim; Zeus tanrıların en üstünü olmanın yanında bilgeliyle de anılır. Diğer vasıfları ise af dileyenlerin, medet umanlarında savunucusudur. Antik çağa bakıldığında bu sıkça görülür ve yenilen ya da ihtiyacı olan kişi Zeus’un adını anarak medet diler. Muhatabı ise salt inançla yüklü olduğu, tanrılardan korkup çekindiği için yapacağın şeyden vazgeçer ve hatta kişiyi ödüllendirebilir bile.
Din aracı istemez. Peygamberle vasıtasıyla gerçek din kişilere aktarıldığı vakit, konunun orada kapanması ve kişinin sadece muhatabı inandığı yaratıcının olması gerekmektedir. Yoksa din eğilir, bükülür ve farklılaşır. Bakın dinlere kati kurallar bellidir ve gerisi tamamen yaşam tarzıyla alakalıdır. Konjonktürel yapısı gereği alınmaya ve satılmaya müsaittir. Şöyle kafanızı yaslayıp bir düşünün hangi çağlarda din satanlar devlet desteği alıp, maaşa bağlandılar. İlkel zamanlarda tapınakların ya da din üzerine kurulu bütün her şeyin tek gelir kaynakları bağışlar ve sunulardı. Ne zaman ki din işleri paraya döküldü işte o vakit din simsarları türedi.
Yakın geçmişe bakıldığında ise dinlerin yegâne kullandırıldıkları alanlar imparatorluklardı. I. Konstantin Hristiyanlığı nasıl kendi amacı uğruna kullandıysa, İslamlaşmış imparatorluklarda kendi amacıyla dini kullandılar. Hangi dinin savaşla işi olabilir, git öldür diyen bir tanrı ile kim karşılaştı. Madem insanlar din seçiminde özgür bireylerdi kendi yollarını kendi seçecekti, hangi imparator ya da padişah yaratıcının şart koşmadığı ve sadece seçim sunduğu bir şeyi insanlara kabul ettirebilirdi. İşimize gelmeyen şeylerin bir sınav olduğunu savunuyoruz ya, bu da bütün insanlığın bir sınavıysa. Şimdi yeniden düşünün bakalım on binlerce yıl para, yemek ve kadın için yapılan savaşlar son yirmi asırdır neden din için yapılmaya başlandı. Çünkü din varsa bahaneye gerek yok, asker mi lazım hemen dini öne sür, uğruna ölecek adamlar mı lazım hemen dini öne sür. Size şunu sormak isterim; Osmanlı ya da herhangi bir İslam padişahıyım ve sınırlarımı genişletmem için falanca beyliği yerinden etmem, öldürmem, bitirmem gerek. Savaşı başlattı ölenler öldü. Şimdi İslam nerede, savaş nerede, şehitler nerede… Savaş seni dinden, yaşamdan ve özgürlükten mahrum ettiğine karşı yapıldığı zaman kutsal, ölenleri şehittir.
İnsan nasıl geliştiyse dinlerde gelişti. İnsan beyninin bu denli ileriye gitmesiyle dinlerde güncellenip insanlığa yeniden sunuldu. Bir din anlamak ve gerekliliklerini yerine getirebilmek için bir takım yetilerin olması gerekmektedir. Yüz bin yıldır var olan insanlık içinde İslam’ı yaşayacak kadar şanslı bireyler nasıl olduk? Bizden öncekiler hak etmeyecek kadar kötü müydü de İslam’la biz şereflendirildik. Son 3000 yılda 3 büyük din ile karşılaştı insanlık. Peki, daha öncesi yok muydu? Elbet öncesi de vardı ancak kafada bu kadar akıl yoktu. Domuz haramdır yenmez. Neden yenmez Kuran-ı Kerim’de öyle yazar der? Ama domuz Arap toplumlarında 5000 yıl evvelde yenmezdi? Başkası der kadınları özgür kıldı ve kadınlara değer verdi. Kadına değeri katan din değil, insanların kafasındaki düşüncenin gelişmesiydi. Şu an toplumumuz Cumhuriyet değil de farklı bir sistemle yönetilseydi o vakit görürdüm senin değerli kadın nidalarını… Bakınız Afrika’ya; Müslüman olan Sudan’a bir dünya köle kadın var, bakınız İslam’ın ana vatanı olan Suud topluluklarına kadının nerede olduğun kendi gözleriniz ile görün.
Konu din değil, konu dinin kullanılıp insanların yozlaştırılması, üretime meyil ettirilmeyip kafalarının başka safsatalar ile doldurulması. Uğraşmayın giyimle, uğraşmayın başörtü ile. Bir takım şeyleri aşıp modern insan kimliklerine bürünün. Düşüncenin nasıl özgür olduğunu savunuyorsanız, dininde özgür olduğunun bilincine varın. İslam’ı anlat, tebliğ et ve nasihat ver, gerisine karışma.