Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Çocukluk
Bizim halkımızda gençlik çağı bilinmez, ufacık bir çocukluk bile pek bilinmez. Gerçi düzenli olarak, çocuklara özel bir özgürlük, özel bir koruma sağlanmalı, onların hakları, biraz tasasızlık, biraz anlamsızca koşuşturma, biraz oyun hakkı tanınmalı ve gerçekleşmesine yardım edilmeli diye talepler ortaya atılır; bunlar istenir ve hemen herkes de onaylar, bundan daha çok onaylanacak bir şey olamaz, ama bizim hayatımızın gerçekliği içinde bundan daha az sağlanabilecek bir şey de olamaz, talepler onaylanır, o yönde denemeler yapılır, ama çok geçmeden her şey yine eski haline döner. İşte bizim hayatımız öyledir ki, bir çocuk biraz koşup çevreyi biraz ayırt etmeye başlar başlamaz kendi başının çaresine aynı bir yetişkin gibi bakmak zorunda kalır; ekonomik endişelerle dağınık yaşamak durumunda olduğumuz alanlar fazla büyük, düşmanlarımız fazla çok, her tarafta bize hazırlanmış tehlikeler fazla hesaba sığmaz çaptadır – biz çocukları varoluş kavgasından uzak tutamayız, tutarsak sonları vaktinden önce gelmiş olur. Bu kederli nedenlere ek olarak, tabii yüceltici bir neden de var: soyumuzun doğurganlığı. Bir kuşak –her biri de kalabalıktır– bir ötekini iteler, çocukların çocuk olmaya zamanı yoktur. Başka halklar çocuklara özenle bakıyor olabilir, orada küçükler için okullar açılmış, orada çocuklar, halkın geleceği, her gün akın akın bu okullardan çıkıp geliyor olabilir, ama yine de, o günbegün çıkıp gelenler, uzun bir süreyle aynı çocuklardır. Bizim okullarımız yoktur, ama halkımızın içinden alabildiğine kısa zaman aralıklarıyla, ucu bucağı görülmez çocuk sürülerimiz çıkar gelir, neşeyle hışıldar ya da cıvıldarlar, daha ıslık çalamadıkları sürece, yuvarlanır ya da basıncın etkisiyle kayıp giderler, daha yürüyemedikleri sürece, kütlelerinin çolpalığıyla her şeyi kapıp götürürler, daha göremedikleri sürece, bizim çocuklarımız! Ve o okullardaki gibi aynı kalan çocuklar değillerdir, hayır, hep, hep yenilenirler, sonsuz olarak, kesintisiz olarak, bir çocuk belirmeyegörsün, çocuk değildir artık, ama onun hemen arkasında, kalabalıkları ve aceleleri içinde ayırt edilemez biçimde belirir yeni çocuk yüzleri, mutluluktan pespembe. Tabii, bu ne kadar güzel de olsa ve ötekiler bizi bunun için haklı olarak ne kadar kıskanıyor da olsa, biz çocuklarımıza gerçek bir çocukluk zamanı veremeyiz işte. Bunun da yol açtığı sonuçlar vardır. Ölmeyen, sökülemeyen, belli bir çocuksulukla iç içedir halkımız; en iyi tarafımızla, o aldanmaz pratik aklımızla düpedüz çelişki içinde olmak üzere, bazen tamamen çılgınca işler yaparız, üstelik çocukların çılgınca davranışları gibi, anlamsız, savurganca, cömertçe, önünü ardını düşünmeden ve bütün bunlar çoğu zaman, küçük bir zevk aşkına. Ve bundan duyduğumuz sevinç tabii artık çocukluk sevincinin o dolu gücünü taşımazsa da, içinde o sevinçten bir şey daha yaşamaktadır elbet. Halkımızın bu çocuksuluğundan Josefine de eskiden beri faydalanmaktadır.
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.