“Şehirler gördüm ben. Sefaletin utanç olmadığı şehirler gördüm. Bencilliklerin birer apartman gibi yükseldiği ve şereflerin çamurlara düştüğü şehirler gördüm. İnsanlar bir sel gibiydi caddelerinde. Hiç kimse ne aradığını bilmiyor, ne yaptığını anlamıyordu. Balolarda, şölenlerde kötü bir oyundu yaşamak. Kadınlar elmaslarıyla ölçüyorlardı güzelliklerini. Erkekler banka cüzdanlarıyla değerliydiler. Nice şehirler gördüm ben. Tiyatrolarında, sinemalarında aldanışlarımız, utançlarımız oynanırdı. Meyhanelerinde kirli ve renkli sulardı içilen. Mayileşmiş bir köhne zamandı. Çeşitli tuzaklarla doluydu her sokağı. Büyük arenalara benzeyen sokaklarında kan ve zulüm kokardı. Bir semtinde parfüm kokularıydı havaya karışan. Bir semti amonyak kokardı.”