Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
Aydınların din Saptırması
Birçok İslami cemaat, kurum ve kişiler İslam'dan anladıklarını din sanıyor. Hâl böyle olunca kendi din algılarına yapılan en ufak bir eleştiriyi veya bazı konularda yapılan farklı yorumları İslam'a/ Şeriata yapılmış bir saldırı olarak yorumluyorlar. Dinin bizim anladığımızdan ibaret olmadığını anlamımız gerekiyor. Eğer dini kendi tekelimizden çıkarmazsak kutuplaşmalara, gerginliklere, tahammülsüzlüklere neden oluruz. Toplumu ayrıştırırız. Dini kendi algıladığımızdan ibaret sayarsak, kendimizi hak bize karşı olan her düşünceyi ise batıl olarak görürüz. Böyle oluncada mücadelenizi hak ile batılın savaşı şeklinde konumlandırmaya çalışır, karşı fikirdekileri hakkın karşısındaki İslam'a savaş açmış kişiler olarak konumlandırıp toplum nezdinde onları mahkum ederiz. Bu da akıla ve düşünen insana açılmış bir savaş anlamına geliyor. Akla, düşünen insana savaş açan kim olursa olsun sürünmeye / sömürülmeye mahkûmdur. Şuan içinde yaşadığımız durumda buna örnektir. Kitaba gelecek olursak; yazarımız bu kafa yapısına sahip Mısırlı bir düşünür. Kitabı Mısır'da yapılan bir konferans sonrası yazmaya karar vermiş. Konferansa konuşmacı olarak katılanların din ve laiklik hakkındaki görüşlerini İslam'a yapılmış bir saldırı olarak algılayan yazar bunlara cevap vermeyi kendine görev edinmiş. Kitap iki bölümden oluşuyor diyebiliriz. İlk bölümü konferansa katılan konuşmacılara reddiye niteliğinde iken ikinci bölümünde halkın çoğunluğu Müslüman olupta laik bir yönetim sistemine sahip devletlerin "toplumla çatışmasını" ( kendine göre ) ele almış. Konferansa katılan konuşmacılar, Emevi dönemi ile başlayıp Abbasi dönemi ile zulmün, kan ve gözyaşının, sömürünün din adına yapıldığını iddia ederek yönetim şekillerine eleştiri getiriyor. Yazar bu eleştirileri İslam'a yapılmış bir saldırı olarak algılayıp Muaviye, Yezid, Mervan Bin Hakem gibi zalim yönetici / halifeleri savunmak zorunda kalmış. Bunları savunurken bazı yöneticilerin yanlışlar- hatalar yaptığınıda söyleme cesareti göstermiş yazar. Ama Yezid gibi zalim bir yöneticiyi savunma gafleti gösteren yazarımız Hz. Hüseyin'in Kerbalada şehit edilip kellesinin şehir şehir dolaştırılmasını hata olarak görmüyor herhalde. Neleri hata olarak görüyor merak ediyorum doğrusu! İkinci bölüme gelecek olursak, eleştirilerini laik devlet yönetimine sahip Türkiye'ye yoğunlaştırmış. Türkiyede sosyal yapı, yönetim şekli ile ilgili okuduğu iki kitap ile gözlemle ve analiz yapmadan eleştiri yapma cesareti göstermiş. Bundan dolayı yaptığı tespitlerin getirdiği eleştirilerin çoğu yersiz ve tutarsızdır. Kitabı okurken Aamir Khan'ın PK filminden bir kesit aklımdan hiç çıkmadı. Filmde Tanrı tanımını yapan Khan şöyle diyor. "- Dünyanızda tek bir Tanrı yok, iki Tanrı var. Biri bizi yaratan Tanrı öteki sizin yarattığınız Tanrı. ... Sizin yarattığınız tanrıdan çok korkuyorum. Sizin yarattığınız tanrı, sizin gibi gaddar, küçük, acımasız ve aptal. Zenginlerle hemen görüşüyor, fakirleri bekletiyor, Takdir edilince çocuk gibi mutlu oluyor, İnsanları küçük şeyler için korkutuyor. Bizi Yaratan tanrıya ise güveniyorum, Siz de güvenin ve yarattığınız sahte tanrıları öldürün.” Umarım bizler, bizi yaratan Tanrıyı tanır ve onun isteğine göre bir yaşantı yaşarız...
Aydınların Din Saptırması
Aydınların Din SaptırmasıFehmi Huveydi · İşaret Yayınları · 19892 okunma
·
50 görüntüleme
Fâtih okurunun profil resmi
Hz. Muaviye'ye yaptığın yakıştırma bir mümine yakışmaz haberin olsun kardeş. Biz Hz. Muaviye ile Hz.Ali konusunda İmam Şafi'nin dediği gibi kılıçların kana bulanmasına karşılık dilimizi kana bulamayız. Sahabelerim gökteki yıldızlar gibidir, hangisine tabi olursanız sizi hakka ulaştırır Nebevi öğütüne uyar onların hatadan hali olmadıklarını, ancak Peygamberin onların ruhlarını yoğurmasına binaen değerli olduklarını biliriz.
Okuryatar okurunun profil resmi
Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelip geçti. Şimdi o, ölür veya öldürülürse, siz gerisin geriye mi döneceksiniz? (3-Ali İmran 144) Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından iki yüzlülüğe iyice alışmış münafıklar vardır. Sen onları bilmezsin, onları biz biliriz. Onlara iki kere azap edeceğiz, sonra da onlar, büyük azaba itileceklerdir. (9-Tevbe 101) Eğer sahabe dediğimiz insanların her biri gökteki yıldızlar gibi olsaydı Allah Kuran'da böyle uyarılar yaparmıydı. Ve bu nasıl bir dönem ki asri saadet döneminde dört büyük halifeden üçü katledilmiştir. Ve bunlar nasıl mübarek sahabeler ki kendi içlerinde bir birine düşüp genel ve Sıffin olaylarında müslüman kanı akıtmışlardır. Bu hadis için senin toz kondurmadığın hadis alimleri uydurma diyor. Yoksa işine gelini alıp işine gelmeyeni göz ardı mi ediyorsun? Ve üstelik bu hadisi Muaviye gibi zalim yöneticiler kendileri için bir çıkış yolu olarak göstermek için uydurtmuşlardır. Lütfen İslam tarihini biraz daha araştır.
Fâtih okurunun profil resmi
Peygambere postacı diyen Yaşar Nuri'yi hatırlattı bu söylemlerin. Ha bir de bugün ki ehli sünnete muaviye dini demesini... Yazık sana, Allah Rasulu aleyhisselamın sahabesine münafık diyorsun, obür dünyada korkarım Resulullah senden davacı olur. İslam tarihini şii ve oryantalistlerden okur Yaşar Nuri'nin fikirlerinden etkilenirsen bu noktaya gelirsin. Benim paylaştığım hadise muhaddislerin bir kısmı mevzu demiş olabilir. Aynı muhaddisler, fakihler bizlere bu konu hakkında nasıl davranacağımızı da çizmişlerdir. Siz kim oluyorsunuz da mealden bir iki mana bakıp kafanıza göre bak bu bunun içindir diyip de Allah Resulunun hadislerini basite indirgiyor, onun sahabelerine iftira atıyorsunuz? Son soru: Hz. Muaviye ve Hz. Ali arasındaki olaya benim baktığım veche ehli sünnetin vechesi, ve diyelim ki hatalı bir bakış açısı, ne kaybederim? Ya peki siz? Sağdan soldan bir iki Türkçe kaynaktan okuduklarınız Şii, Rafızi, Oryantalist uydurma ise Allah Resulune nasıl bakacaksınız? (Yazının sonunda İslam Tarihi oku demişsiniz, içerisinde paradoks barındıran bir söz bu. İslam Tarihi derken hangi İslam tarihi? Kimin yazdığı ve hangi kaynağa dayandığı? Ha İslam Tarihi oku deyip İslam Tarihi adı altında yazılanları kabul ediyor ulemanın aşırı ihtimam gösterdiği hadis usulune uydurma usulu dercesine inanmıyorsanız bu nasıl bir saçmalık böyle! Aziz Hadis ne demektir, Sonra şaz, mahfuz, garip hadis, zayıf hadisle amel edilir mi, mütevatir hadis dediğimiz kati midir, rical ilmi ne demektir, bir adama sika dense ne olur, zayıf dense, müttehem bilkizb dense vesaire vesaire. Velhasıl kardeş, davanda samimi isen benim sana önerim asıl kaynaklara inmen. Asıl kaynaklara inmekte Arapça öğrenmekle olur. Ha, Yaşar Nuri gibi yok efendim bu din hakkında ahkam kesmek(evet Yaşar Nuri ahkam kesiyordu) için Arapça bilmek şart değildir o da neymiş diyorsan, ne diyeyim bu saatten sonra ne yazsam nafile...)
Okuryatar okurunun profil resmi
Münafık olarak nitelendirmeyi ben değil ayet yapıyor. Ve benim için ayet daha mutaberdir hadise göre. Ayrıca senin örnek verdiğin hadisle çelişen sahih hadislerde mevcut. Bu nasıl bir şeydir ki peygamberimiz kendi ile çelişen sözler söyleyecek. Burada olaylara bakışımız Kur'an eksenli olmalı. Hadisin sıhhati ne kadar güvenilir olursa olsun ( çünkü en güvenilir hadisi bile kesin peygamber söyledi diye kimse iddia edemez. Sadece söylemiş olma ihtimali yüksektir.) Kur'an ile ayet ile çelişip çelişmemesine bakmalıyız. Çünkü biz müslümanlar biliyoruz ki peygamber asla Kur'an ile çelişen bir söz söylemez. Ama sizlerin sahih dediği öyle hadisler var ki bir biri ile çelişiyor. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Ne mi kaybedersin! Zalim bir yöneticiyi, İslam'a savaş açmış bir yöneticiyi, İslami kendi çıkarları için siyasete alet etmiş bir yöneticiden hazret diye söz eder ona rahmet dilersin. Zalimden yana tavır takınmak demek bence büyük bir kayıptır. Ama yine de sen bilirsin? Ve ayrıca sizin gibi düşünmeyen herkesi ya Şia cı ya da oryantalist diye damgalamaktan vazgeçin artık. Bu konularda ehli sünnet kaynaklar ne kadar sıkıntılı ise Şia kaynaklarıda o kadar sıkıntılırdır. Savunma mekanızmanızı bunlar dış güçler, bunlar hain üzerine kurmak yerine fikirle mücadele etmeyi deneyin. Emin olun herşey çok daha güzel olur. Ve son olarakta hiç kimse sahabeler hayatta iken dökülen onca kandan sonra "benim sahabelerim gökteki yıldızlara benzer..." Diyerek o dönemi kutsayamaz. Ben tarihe bakarım sonra döner ayete bakarım. Ve burda muteber olanın da ayet olduğunu görürüm. Eğer senin dediğin gibi her biri dört dörtlük bir insansa bu kadar kanın dökülmesini nasıl açıklayacaksın çok merak ediyorum.
Fâtih okurunun profil resmi
Kuranı Kerim'in nasıl tefsiri varsa Hadisi Şeriflerin de şerhi vardır. Allah Resulu elbette Kur'ana ters söz söylemez hadis usulunde bu da işlenmiştir, çelişen hadisler cem edilir, nasih mensuh ilişkisine bakılır, en son noktada ise tevakkuf edilir. Mübarek adam fikri mücadeleden bahsediyorsun, bilgi olmadan fikir olmaz, ben bir takım ıstılahlar ileri sürüp ilmi bir şeyler yazmaya çalışırken sen hala mantığına göre hareket ediyorsun. Kimseyi düşman ilan etmek haddime değil, senin art niyetin olmadığına yalnızca bir takım yanlış bilgilerden etkilendiğine inanmasam Allah Resulu'nun sahabesine zalim diyen kimseyle muhatap dahi olmam. Mümine yakışan sözü dinleyip doğrusuna tabi olmaktır. Allah cümlemize hidayet versin ne diyeyim.
Okuryatar okurunun profil resmi
Amin. Allah bize hak ile batılı ayırma basireti versin. Her zaman haktan ve mazlumdan yana olmak dileğiyle.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.