Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"İnsanlar Doğaları Gereği Bilmek İsterler"
Kitap hakkında bilgi içerir. Serinin diğer iki kitabı hakkındaki incelemelerim: #1 #46418511 #2 #46590722 Müslümanların 'İlk öğretmen', Ortaçağ Batı Hristiyan dünyasının 'Filozof' diyerek andiklari; - Bilim Adamı - Bilim Kuramcisi - Bilim Tarihçisi olan dünya tarihinin gördüğü en büyük düşünürlerin başlarında gelen Aristoteles, serinin üçüncü kitabının tek başına konusudur. Platon'un öğretisini "kendisi din olmadan dine en yakın olan felsefe" diye niteleniyor. Yazar da buradan yola çıkarak, Aristo'nun sistemi de "kendisi bilim olmadan bilime en yakın olan felsefe" diye niteliyor. Aristo'nun tarihin gördüğü en büyük tasnifcilerden biri olduğu da söylenir. Hangi konuda araştırma yapıyorsa bu konu hakkındaki geçmişte verilmiş eserleri detaylı şekilde inceleyip, siniflandiran birisi olmasi ve kendi fikirlerini ortaya koyarken de aynı şekilde siniflandirmaya çok önem vermesi kendisi hakkında bu yorum yapılmasını sağlamış. Aristo'nun Batı tarafından keşfedilmesini sağlayanlarin başında İslam filozofu İbni Rüşd geliyor. Ayrıca Aristo Büyük İskender'in de öğretmenidir. Ancak siyaset konusunda İskender ile tam olarak aynı fikirde oldukları söylenemez. Aristo, Platon'un öğrencisi olması, hocasının kurduğu Akademi'de yıllarca eğitim görüp ve yıllarca Retorik dersi vermesi sebebiyle haliyle hocasının fikirlerinden etkilenmistir ve bu fikirler üzerine kendi 'özgün' felsefesini oluşturmuştur. Aristo da Platon gibi idealari kabul eder. Ancak buna yönelik eleştirileri getirerek, onların yumusatilmasini savunur. Önceki incelemede de degindigim gibi Platon idealar kuramini ilk ortaya attığı vakit 'varlık vardır, oluş yoktur' temelinde felsefesi ile bilinen Parmenides'in fazla etkisinde kalmış ve bu nedenle de bilime elvermeyen bir yapıda olusturmustu. Sonra bu öğretisini yumusatmistir. Ancak yaşamının son zamanlarında kendisinin de matematikçi olmasının ve Protagorascilarin etkisinde çok kalıp bu sefer de idealari fazla matematiksel hale getirmişti. Bu sebeplerden ötürü Aristo hem idea- görünen dünya arasındaki kopukluk hem de buna bağlı olarak varlık-olus problemine bir çözüm getirilmemis olması üzerinden kendi fikirlerini geliştirir. Madde- Form öğretisi ile birlikte Yunan dünyasının korkulu rüyası olan ve yazara göre Yunan'da felsefenin de ortaya çıkmasını sağlamış olan varlık-olus problemine ilk defa tatmin edici bir cevap verilmis olmuştur. Bunu biraz açıklamaya çalışacak olursak: Aristo da varlığın değişmez olduğunu, ezeli-ebedi olduğunu kabul eder. Eğer böyle olmasa zaten ortada bilim yapmaya imkanın olmadığının farkındadır. Ancak varlığın dereceleri olduğunu savunur: Birinci ve ikinci dereceden tözler der bunlara. Birinci: Ahmet, Mehmet, şuradaki ağaç Ikinci: usttekilerin nitelikleri diyebiliriz. Platon'un varlığı birledigi yerde, Aristo varlığı çok anlamlı hale getirir: - Birisi sağlığı korur - Birisi onu meydana getirir - Diğeri onun belirtisi olur - Sonuncu da bunu kabul eder Ve bunların hepsi Sağlığı oluşturur. Aynı şekilde; - Bazı şeyler tözler olması bakımından - Bazı şeyler sıcaklık, soğukluk bakımından niteleyerek - Bazıları hareket ettirici olmasi bakımından Bunlar da varlığı oluşturur. Varlık yine birdir ama çok anlamlıdır. Haliyle bu anlamları üzerinden de bilime elverişli bir ortam sağlanmaya doğru gidilmiş olur. I) Madde- form olayina da örnek olarak: Bir suyu kaynatiriz. 0 dereceden 40 dereceye çıkmıştır. Burada değişen sıcaklık ve soğukluk kavramları değildir. Değişen başta soğukluk niteliğini kendinde kabul eden 'madde'dir. Burada su maddedir. Değişen sıcaklık da formdur. Ve biz maddeleri formları aracılığıyla anlarız, biliriz. Bu nedenle her madde ile beraber form vardır. Yani madde- form birlikteliği mevcuttur. II) Bununla beraber Aristo kuvve- fiil ikilisini de ortaya atar: Meşe tohumu o an içinde fiilen bir tohum olsa da içinde bir meşe ağacı olma potansiyelitesini, kuvvesini de barindirir. -- Varlık- oluş sorunun çözümü: Aristo varlığın olduğunu ve varlığın varlikci Yunan filozoflarinin ifade ettiği gibi olduğu yani ezeli-ebedi, değişmez, oluşmaz, azalmaz vb. Buna form der ve ne kadar tür varsa o kadar form vardır. Ancak form madde ile beraberdir. Ona anlam katar. İkisi arasında ilişki vardır. Form gerçekleşmedir, fiildir; madde ise bu fiilin kuvvesidir. Oluş ise kuvveden fiile doğru gidiş olayı, sürecidir. Bu konuda yazarın bir konferansi: youtu.be/LYynQpl5I1c Aristo'nun ahlak felsefesinde mutluluk merkezdedir. Buna şöyle ulaşır: Herkes iyi'yi arar. Ve yine herkes iyi olarak mutluluk sonucuna varır, onu gösterir. Peki mutluluk nedir? Buna yanıt olarak "ruhun akla uygun etkinligidir" der. Ancak bunun için kişinin ömür boyu çabası gerekir. Yani bir insanın mutlu olup olmadığını bir anina bakarak değil tüm hayatına bakarak anlayabiliriz diye düşünülecegi fikrindedir. Ahlak felsefesi hakkında daha genel fikir sahibi olmak isteyen olursa şu konferans faydali olacaktır: youtu.be/cdQCY3Mz2L0 Aristo ayrıca erekbilimsellik açısından ön plana çıkan bir insandır. Felsefesinin her yanında buna rastliyoruz. Ancak yazar bu erekbilimselciligin yumuşak bir determinizm olduğunu, akla ilk geldiği gibi Tanrısal bir anlayışın en azından Aristo'da olmadığını söylüyor ve neden böyle dediğini anlatıyor. Tanrı demişken Aristo'nun Tanrı'si maddesiz mümkün olan tek formdur. Tanrı ilk hareket ettiricidir. Ancak Tanrı Platon'da olduğu gibi insan hayatına müdahil değildir. Hatta Tanrının bundan haberi dahi yoktur. Çünkü Tanrı mükemmeldir ve mükemmel olanı bilir, onunla ilgilenir. Bu da haliyle kendisidir. Yani Tanrı sadece kendisini bilir. Ayrıca Tanrı Aristo'da düşüncedir, akıldir. Yazar zaten genel olarak Yunan'in Tanrısınin akıl olduğunu dile getirir. Aristo Tanrısal inayete inanmaz, buna felsefesinde yer vermez. Siyaset felsefesinde aslında felsefesinde genel olarak olduğu gibi sanki Platon çok sert çıktı. Bu böyle olmaz daha yumuşatilmasi ve realize edilmesi lazım fikrinde gibidir. Keza Platon idealist, Aristoteles ise Realisttir. Platon matematikçi, Aristoteles biyologtur. Ve bu farklar hayata bakışlarını ve felsefelerini derinden etkilemiştir. Siyasette hocası gibi en iyi yönetimin Krallık ve de filozof kral yönetimi olduğunu düşünse de realist olarak bunun mümkün olmadığını ve mümkün olan en iyi yönetimin olusturulmasini ve buna uyulmasıni dile getirir. Siyasette de anasayalari, yönetim biçimlerini vb her zamanki gibi iyi bir siniflandirmaya tabi tutarak derinlemesine inceler. Demokrasiyi sevmez ama elde şu an o varsa onu en iyi şekle getirip uygulamak gerekir fikrinde olduğu izlenimi alınıyor. Bu konularda birkaç alıntı: #46686941 #46687202 #46687332 #46688166 #46689113 Ve bu konuda yine bir konferans linki bırakıyorum. Diğer iki videoyu izledim. Bu bırakacağım videoyu da akşam izleyeceğim. İzlemeden tavsiye ediyorum ama faydali olacağını düşünüyorum. youtu.be/PFs7QFvUh2Q Keyifli okumalar.
İlkçağ Felsefe Tarihi 3
İlkçağ Felsefe Tarihi 3Ahmet Arslan · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 2014294 okunma
··
198 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Zahmete girmeden bir sürü bilgi edinmiş olduk yine:) Çok güzel bir anlatımdı. Teşekkürler.
Kaan okurunun profil resmi
Rica ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.