Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

260 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın içeriğinden bahsetmeden önce neden böyle uzun bir inceleme ekleme gereği duyduğumu yazacağım. Bu kısım için daha önceki incelemelerimde belirttiğim gibi "bu kısmı atlayabilirsiniz" türünden bir şey demiyorum çünkü kitap ve içeriğiyle bağlı bir kısım olacak. Yine de sadece içerik hakkında bir şeyler okumak isteyen olursa "KİTABIN İÇERİĞİ VE YAPISI" yazılı başlıktan itibaren okuyabilirler. Gezegenler hakkında bir kitap okumak bize ne katabilir gibi aklı başında görünen sorular olduğu gibi astronot veya bilim adamı mısın da bu kitabı okuyorsun şeklinde sorulan ve dalga geçtiğini zanneden, kendi önemli sorularının cevabını bulan bazı kişiler için verilecek cevaplar var. (Kendilerine önemli görünen bazı sorular şunlar: tuttuğu takımın maç kazanıp kazanmadığı, burcunda ne yazdığı, hangi ünlü kişinin ne giydiği veya kimin kimle tartıştığı...) Öncelikle bizim gibi boyu iki metreyi zor gören bir türün kendisi için oldukça büyük gelen bu gezegen, atmosferinin dışında kendisini bir toz zerresi konumuna düşürecek bir evrenin içinde bulunuyor. Dünyamızdan dışarı çıkıp önce Güneş Sistemi'ne baktığımızda -ki kitap bunu sayısal verilerle gösteriyor, gezegen olarak varlığımız, diğer gezegenler gibi farklı tonlarda ve yoğunlukta renkler bulunan, Güneş çevresini belli bir sürede kat eden sıradan bir gezegen olarak görünüyor (üzerinde yaşam olduğu istisnasını saymazsak). Güneş Sistemi ise onun dışına çıkıldığı zaman içindeki gazlar, asteroidler, yıldızlar ve diğer parçalar gibi yine belli bir merkez etrafında -ama bu sefer kolları olan bir dönüş içinde kayboluyor. Olağan dönüşüyle var olan Güneş Sistemi işte bu kolları olan Samanyolu Galaksisi'nde. Devam ettiğimizde de galaksimizin evrende diğer astreoidler, doğan-ölen yıldızlar, gezegenlerle dolanan olağan galaksilerden biri olduğunu görüyoruz... Her ne kadar sayıları buraya tahmini olarak belirlendiği haliyle yazmasam da (milyon, milyar ve trilyon kilometreler, ışık yılları) bu koca evrenin varlığı birkaç soruyu akıllara getiriyor. Bu koca evrende bizden başka bir yaşam var mı sorusu ilk akla gelen ve en merak uyandıran, üzerine çokça yazıp çizilen sorulardan biri. Bu soruyla bağlantılı olarak şunlar da sorulmaktadır: Yaşam nasıl başladı? Başka yaşam formalarının varlığı olanaklı mı, olanaklıysa nasıldır? Başka bir gezegende bizim yaşam koşullarımız var mı? Evrende yalnız olup olmadığımız sorusundan ve yaşamla ilgili sorulardan başka bir de evrenin durumu var. Evren nasıl oluştu? Evren kaç yaşında? Evrenin sınırları neler? Ve evrenin bir sonu var mı, varsa nasıl olacak? Bu kadar ilgi çekici ve merak uyandırıcı soru var fakat bu sorulara verilen cevaplarda adımlarımızı yeni yeni atmaya başladığımızı bu kitapla birlikte bir defa daha gördüm (kitabın yazıldığı yıldan bu yana yine gelişmeler var fakat onlar da adımlarımızın dengeli olmaya başladığını ve hızlanmamız gerektiğini gösteriyor). Bu kadar küçük olduğumuzu ve şu an için sisli, puslu bir bilinmezlik okyanusu içinde küçük bir salda olduğumuzu görmemiz neyi değiştiriyor peki? Bu kitapla birlikte bir yanıt vermiş mi oluyoruz? Veya ikinci tür soruyu soranların dediği gibi biz bir astronot muyuz? Elbette ki bir kitapla bu tür sorulara cevap vermiş olmuyoruz veya anladıkları şekilde bir astronot da olmuyoruz. Ama bu koca okyanus içinde üzerinde olduğumuz ve giderek zarar verdiğimiz salda bu sorular, astronot olup olmadığımızı kendi soruları kadar merak edenlerin sorularından çok daha büyük bir önem arz ediyor ne yazık ki! Ayrıca böyle bakmayıp farklı bir ilişki kuracak olursak ilgi alanları kişiden kişiye göre değişir. Üstelik bu sorulara verilecek cevaplar onların da hayatını etkileyeceğinden evren hakkındaki sorular daha önemli hale gelmiş oluyor. (Evren ve yaşam hakkındaki sorular üzerine konuşulan bir iki ünlüden çok daha eski ve kapsamlı...) Bu tartışma üzerine söylenebilecek daha çok şey, bakılacak çok perspektif var fakat bunları burada kesiyorum. Bu kitap bize bu soruların cevabını vermiyorsa neden okuyoruz sorusunun cevabına gelelim. Kitap, daha üçüncü paragrafta anlattığım dünyamız dışındaki ilk adımla ilgili: Güneş Sistemi ve gezegenler. Matematik ve fizik formüller, kimyasal yapıların çözümlemesi gibi şeylerle uğraşmıyor olabiliriz ama bu durum bu tür hesaplarla uğraşanların neler ortaya koyduklarını okumamıza engel değil. Evren ve yaşam için sorduğumuz sorularda nasıl adımlar atıldı, yapılan çalışmalar neler, gelinen nokta ne? Bu soruların cevabını işte kitaptan biraz da olsa alabiliyorsunuz. KİTABIN İÇERİĞİ VE YAPISI Kitap sırasıyla ( ilk dört bölümdeki başlıklar şunlar: Gezgin Yıldızlar - Gezegenlerin Doğuşu - Gezegenlerin Hareketleri - Gezegenlere Gönderilen Roketler) Merkür, Venüs, Dünya, Ay, Mars, Küçük Gezegenler, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton'dan bahsediyor. Bu gezegenlerin Güneş'e olan uzaklıkları, eksenel eğiklikleri, uyduları, yapıları gibi bilgilerle beraber bu gezegenler için kimlerin nasıl çalışmalar yaptığı, hangi uzay araçlarının nasıl veriler topladığı kitapta yer alıyor. Bütün bunlardan sonra açılan son iki başlık da şunlar: Gezegenlerin Ötesinde - Gezegenlerde Hayat. Son olarak belirtilen altı ek var ve bu eklerde derli toplu ve biraz daha ayrıntılı sayısal veriler var. Kitabın dili için iyi olduğunu söyleyebilirim. Çevirisi tekrar yapılabilir çünkü bazı kelimeler için yeni ve daha anlaşılır karşılıklar kitabın anlaşılırlığı için iyi olabilir, Yazar kendi çalışmalarından ve gözlemlerinde de ara ara bahsetmiş. Bazı yerlerde yazarın esprili bir dil kullanması iyi olmuş. Gezegenler hakkında şöyle bir bakılabilecek bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitabın önsözünde yazarın umduğu gibi ben de bir teleskop edinip gezegenleri kendimce izlemek istiyorum. (Yazar amatör gözlemcilerin öneminden sürekli bahsetmiş ve amatör düzeyde gözlem yapacaklar için de öneriler vermiş) Her ne kadar gezegenlere seyahat yapamasak, onlar hakkında pek bir şey bilmesek-mesela nasıl oluştukları- vegezegenlere gönderilmiş-gönderilecek olan uzay sondaları olsa da onları teleskopla izlemek de ayrı bir keyif verir diye düşünüyorum. Kitap bazı yerlerde sıkıcı oldu benim için. Çok teknik şeylerden bahsettiği zaman mesela. Ama her gezegen için 10-20 sayfa ayrıldığını ve çizimlerle/fotoğraflarla desteklendiğini gördüğünüzde bu aşılabilir. Son olarak ilgimi ayrı olarak "Gezegenlerde Hayat" başlığındaki kısa yazı çekti. Dünyamızın sonu için çizilen bir senaryo var. Güneş milyarlarca yıldır parlıyor ve uzun bir süre de parlamaya devam edecek. Ama hidrojen yakıtı tükendiği zaman Güneş bir kırmızı deve dönüşecek iç gezegenler büyük olasılıkla parçalanacak şeklinde anlatılmış. Bu sona rağmen bir de bu sonu görüp göremeyeceğimizden bahsedilmiş. Çünkü üzerinde yaşadığımız dünyaya zarar veriyoruz. Ayrıca insan neslinin de kendi arasındaki savaşları da sayarsak zor görünüyor. Bu yüzden evrenin başka yerlerinde neler olduğunu araştırmak önemli. Başka yaşam yerleri ve oraya gidiş... Ömrümüzün on yıllarla ölçülebildiğini düşünürsek bu çok zor görünüyor. Kat edilecek mesafelerin uzunluğunu, gidiş hızını, gidiş sırasındaki yaşam koşullarını şu an eriştiğimiz düzeyimizle düşünürsek olmayacaktır sanırım. Işık bile saniyede 300.000 kilometre hızla ilerliyor. (Işık var olan -bilinen- en hızlı şey ve genel görelilik kuramı ışık hızının geçilemeyeceğini söyler.) Örneğin Güneş ışıkları bize ulaşana kadar 8 dakika geçiyor. Biz aslında her baktığımızda Güneş'in 8 dakika önceki halini görüyoruz... Böylece bitiriyorum... İyi bir kitaptı. İyi okumalar.
Gezegenler Kılavuzu
Gezegenler KılavuzuPatrick Moore · Tübitak Yayınları · 199669 okunma
··
121 görüntüleme
Eylül Türk okurunun profil resmi
Okuduğum en iyi tahlillerdendi. Vaktiniz ve emeğiniz için teşekkürler.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.